Not: Aşağıdaki bilgiler Hafız Esat Gerede’nin oğlu Galip Gerede’nin kitap olarak bastırılmak üzere hazırlamış olduğu katalogdan alınmıştır. Yazıma değerli katkıları için candan arkadaşım Galip Gerede kardeşime derin şükranlarımı sunarım.
“Ceddim, Bolu vilayetine bağlı Gerede kasabasının en eski ailesidir.
Gerede Romalılar zamanında (Kratya) olarak bilinmekteydi. Tarihte en eski yerleşim (kasaba) olduğudur. Zira Roma tarihinde (Kostantiniye) II. Metropolitem (bir devletin ana kentine ilişiktir.) olarak geçmektedir. Ecdadımız Yavuz Sultan Selim Han hazretlerinin akıncı beylerinden Ömer Bey (Avşar Türklerinden) Derebeyi Mehmet Bey’in oğlu olup Gerede’nin fethinde şimdiki adı Ağızörengüney Köyü olan yerleşim bölgesi eski adı (Baş kilise) olan yere yerleştirilmiş ev yurt edindirilmiştir.
Köyün en yaşlı kişilerinden öğrenildiğine göre (aşiret) veya bir beylik olarak Ankara’nın Kazan ilçesinden şimdiki yere gelip Rumları def edip yerleşilmesine Ali Efendi mahiyeti ile (Hizmetkarlar ve at uşakları) yerleşmiş olduğu, Ali Efendi’nin oğlu Mehmet Zaim ağa onun oğlu Esat Ağa’dır. Bu kişilerin başka fertleri (babadan) olup olmadığı bilinmemektedir.
Esat Ağa Gerede ilçesinde bir müddet kadılık (hakimlik) vazifesinde bulunmuş, Ağızörengüney Köyünün bir bucuk kilometre orman içine doğru olan baş kilise temellerinin bulunduğu alan (bu mülk Esat Ağa sülalesinin mülkü olarak sınırlarının içerisindedir.) Gerede panayırı olarak kullanılmış, Esat Ağa ormana zarar verilmesi sebebiyle panayır yerini Gerede’deki şimdiki yerine yerleştirmiştir.
Esat Ağa’nın 4 oğlu olmuştur. Köydeki büyük konaktan evlendirdiği oğullarına yeni haneler açmış, mahiyetindeki kişileri de azad etmiştir.
Mehmet (şişman), Ali (etsiz), Eşref Dolgun, Lütfi Gümüş adlı soyadı almışlardır. Esat Ağa’nın lakabı “Şişmanoğulları”dır. Soyadı kanunu sonucu yeni soyadları edinilmiştir, yalnız bunlardan Ali Efendi’nin oğlu Esat, soyadını Gerede olarak değiştirmiştir. Esat Ağa fi tarihinde hicaza gitmiş ama hac vazifesinde vefat etmiş orada kalmıştır, büyük oğlu Mehmet Şişman’da oğlu Kemal Şişman’la 1952 senesinde gittiği hicazdan dönememiş orada defnolunmuş oğlu Kemal Şişman yalnız dönmüştür, diğer oğulları hac vazifesini yapamamışlardır.
Ali Efendi’nin 3 oğlu 2 kızı olmuştur, medrese tahsili görmüş diğer kardeşlerine nazaran daha alim kişi olarak bilinir Ali Efendi. Ali Efendi’nin çocuklarından en büyükleri olan Zehra Yenecik Köyü’nden Ramazan, oğlu Esat, köyünden Halide, kızı Şerife, Kabaklardan Yusuf, oğlu Sabit, köyünden Saniye, Küçük oğlu evlenmemiş, her biri hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Esat Gerede’nin 4 çocuğu bulunmaktadır. Büyük oğlu İrfan, kızı Rahime, oğlu Galip ve Ali Rıza’dır. Sağ olarak hayatlarını devam ettiriyorlar.
Esat Gerede’nin anne tarafı Ankara Kızılcahamam’a bağlı Çatak Köyünden Hacı Musa Zade Hüseyin Avni (Deli molla) Gerede’nin Çukurca (mandıra) Köyüne yerleşmiş, kızı Fatma’yı Esat Gerede’nin babası Ali Efendi’ye vermiştir.
Esat Gerede 6-7 yaşlarında iken babasının teşviki ile Kur-an okumaya başlamış, köyünde sırasıyla Abdurrahman Efendi, Muharrem Hoca, Hafız Mevlit Efendilerden kur-an okuma, talim, tecvit dersleri almış aslında bazı kesimler kur-anı yüzünden okurdu olarak bilinmesine rağmen kendi yazılarında “7 yaşımda kur-anın yarısını ezberledim” diyor.
Danışmendler, İnköy’de maarif okulunu bitirdim, Gerede’de vazife almam için açılan imtihanda ben birinci, Mehmet oğlu Haydar’da ikinci olarak kazandık, Gerede’de birçok hocadan ders aldım, bilahare Kızılcahamam ve Ankara’da soluğu aldım, marangozluk yaparken okudum bir gazete ilanında Hacı Bayram ve Kurşunlu Camii Şerifine imtihanla müezzin alınacağını okudum bazılarına göre (Aslanhane Camii) diyorlar ama aslını Esat Gerede yazmış. Yaşı tutmadığı için 2 aylığına diğer camilerde görevlendirilmiş, sonunda asaleten tayin edilmiştir. Tayini İzmir Menemen’e çıkmış bir müddet sonra Menemen’den İzmir’e geçmiştir. Hisar Camii’nde namaz kıldırırken İzmir Müftü Muavini Ali Rıza Hoca’dan dersler almış ve Ali Rıza Hoca kendisini Hisar Camii İmamı Rakım Erkutlu Hoca (aynı zamanda bestekar) ile tanıştırmış Rakım Erkutlu Hoca o zamanlar Eşref Paşa’da faaliyet gösteren musiki cemiyetine kayıt yaptırmış, solfej ve nota dersleri almıştır. Gerede’ye dönüp İzmir Müftü Muavini Alı Rıza Efendi’nin talebelik arkadaşı olan Müderris Hafız Muharrem Efendi’den noksan kalan derslerine devam etmiştir.
Esat Gerede, babasının isteği üzerine damızlık at almak için Bursa-Karacabey, Mardin, Diyarbakır’a gitmiş bu sıralar Diyarbakır Ulu Camii İmamı Mehmet Efendi’den şark musikisi dersleri almış, tekrar köyüne dönmüştür. Bilahare İstanbul’a gitmiş Nuri Osmaniye Camii İmamı Hasan Akkuş ve Laleli Camii İmamından dersler alır, Konya’ya gider, Konya Kapı Camisi İmamı Postalzade Rahmi Efendi’den, hurufat, cezeri satıbı (Hamza tariki) dersleri alıp Camide vazife almıştır. Konya’da kendisini oğlu gibi gördüğü Taçbaş Oteli Sahibi Ali Efendi ile askerlik görevi için Silifke’ye gider.
Askerden birkaç kere vazifeli olarak İstanbul’da tekrar Hasan Akkuş’tan dersler alır, Ankara’da vazifeli olarak bulunduğu sıralar Hacı Bayram Camii’nde bir vakit namazında Ankara Merkez Komutanı tarafından okuyuşundan dolayı iltifat görüp kendisini Ankara’ya almak ister, Esat kabul etmez, Silifke’ye dönüşünde muzdarip olduğu böbrek rahatsızlığından dolayı komutanlarınca Ankara Askeri Hastanesine gönderilir ve malulen terhis edilir.
Bir zaman sonra tedavisi için gittiği İstanbul’da tesadüfen Fatih Camii’ne gider. O gün meşhur Hafız Sami’nin cenazesi vardır. Orada okur, birçok meşhur hafızların dikkatini çeker ve aynı zamanda bestekarda olan Sadettin Kaynak’tan iltifat görür, bu sırada Gerede depremi olur, köyüne gider, yıkılan evini tekrar yapar yine İstanbul’a döner. Sadettin Kaynak Hocayı bulur Hoca ile diğer sevenleri tarafından açılacak imtihan için hazırlanır, imtihanı kazanır ve Yavuz Sultan Selim Camii’ne 2. imam olarak atanır. 1. İmam Reisül Kurra Varnalızade Ahmet Hamdi Efendi’dir kendisinde hem ders alır hem de vazife yapar. Burada müezzinin tutumundan hoşlanmaz istifa eder, bir müddet sonra sevenleri tarafından tekrar imtihanla Cerrahpaşa Camii’ne müezzin olarak alınır ama Esat’ı sevenler kendisinin sesini daha iyi dinlemek için İmam olarak görmek isterler. Yine bir imtihan sonucu Edirne Kapı Mihrimah Sultan Camii’ne İmam Hatip olarak göreve başlar, bu arada 60’ın üzerinde talebeye ders vermeye başlar.
Yavuz Sultan Selim Camii’nde vazife yaparken kendisi ile tanışıp dersler veren Çarşambalı veya Sultan Selim’li olarak bilinen meşhur üstat Ali Rıza Sağman Hoca ile ilişkileri hız kazanır, Edirne Kapı’da vazife görürken Esat Gerede’nin evinde Sadettin Kaynak ile beraber kendisine dersler vermeye devam edilir. Müessif bir olay neticesi Esat vazifeden istifa eder.
Evinde ders aldığı zamanlar hocaları tarafından “Esat senin soyadın “etsiz” olmuyor, soyadını değiştir.” Derler. Ve Gerede soyadını 1950 senesinde alır.
İstifa ettikten sonra serbest olarak mevlit hanlık yapmaya başlar.
O zamanlar Diyanet İşleri Başkanı olan Ahmet Hamdi Akseki’nin dikkatini çeker, Ankara’ya gelmesini söyler ve kendisi ile birlikte imam ve müezzinlerle “hademe-i hayrat” durumlarının ele alınması hususunda bir karar alırlar ama bir zaman sonra reis vefat eder, yapılanlar öylece kalır.
Reis ölmeden önce Esat Gerede’ye der ki; “Her Cuma günü sabahı radyoda Kur-anı Kerim okumak üzere hazırlanmasını ister, Esat kabul etmez kendisinden üstün hocalar varken bu işi kendisinin yapmasını istemez ve imtihan açılmasını ister. Reis kabul eder, İstanbul’da 50’den fazla hafızın katıldığı bir imtihan sonucu (imtihan heyeti: Fatih Camii İmamı Hafız Ömer Muhaddis, Diyanet İşleri Heyeti Müşavere Azası Hasan Fehmi, Hafız Ali Efendi Reis Ahmet Hamdi Efendi) imtihan biter ve Abdurrahman Gürses (Hendek’li) Hasan Akkuş (Kızılcahamam), Esat Gerede’de karar kılarlar. Heyet tekrar toplanır ve Esat Gerede’nin her Cuma sabahı radyodan Kur-anı Kerim okumasına karar verir. Esat Gerede 01.06.1958 senesinde vefatından sonra 1 sene daha radyodan Kur-an okumaya! “plaktan” devam etmiştir. Ölümünü radyodan (her Cuma sabahı Kur-anı Kerim okuyan Esat Gerede olarak anons edilmiştir.)
Not: Esat Gerede’nin ölümünden 3 ay 3 gün önce kendi daktilosundan Bursa Çelik Palas Oteli’nde 25 Şubat 1958 gün tarihli yazılarından alınan “Hayat hikayesi”nden olan 24 sayfanın sadece öne alınan detayları yazılmıştır. Oğlu Galip Gerede”
SÜMEYYE
Yazınızda Şehrimanoğlundan bahsetmemissiniz.Şehrimenoğlu yanında Molla Ömer ve askeriyle köyün yakınlarındaki pamuklu tepesine kadar gelmiş,askeriyle sabah namazını kılıp 'O mel-unlar yatıyor'diyerek,taaruza geçerek düşmanları mağlup edip köyümüzü almış ve yerleşmiştir.
GALİP GEREDE
BABAM ESAT GEREDE.NİN HAYATI İLE ŞEHREMİNOĞULLARININ ALAKASI YOKTUR ŞEHREMİNOĞULLASRI KÖYLE İLGİLİDİR.