Değerli okuyucularım; özellikle son günlerde meydana gelen çocuk cinayetleri karşısında okunan belalar az, verilen cezalar hafif kalıyor. Kabaran duyguları anlatmakta kelimeler ise yetersiz. Allah azze ve celle düşmanımıza dahi böyle bir acı yaşatmasın. Ateş düştüğü yeri yakar derler. Bu vahşeti işleyenlerin, kesin delillerle tespiti yapılır yapılmaz yaşamaya hakkı yoktur. Katilin annesinin bile “benim böyle oğlum yok, idam edilsin” dediği bir ortamda idam cezası bu ülkenin artık gündemine girmeli ve AB uyum yasalarına filan aldırış edilmeden bu konuda adım atılmalıdır. AB uyum yasaları diyerek hık mık edenleri de, ölen çocukların aileleri ile tanıştırmak gerekir. Onlar anlatsın önce o ailelere, uyum denilen yasaları. Birde kendilerine soralım sonra “sizin çocuğunuzun başına böyle bir şey gelmiş olsa” acaba yine “Avrupa Birliği ne der, ama ne yapalım onlarında yaşama hakkı var, idam olmaz” diyebiliyorlar mı? İnternette okuduğum bir raporu eksiksiz sizlerle paylaşıyorum ve bütün aileleri çok ama çok dikkatli olmaya çağırıyor ve dua ediyorum: “Allah’ım böyle bir acıyı ne bize ne başka kimseye yaşatma”.
“İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükran Şıpka ve ekibinin, iki ay boyunca İstanbul, Ankara Baroları, Çocuk Merkezleri, Koruncuk Vakfı, avukat, hâkim ve çok sayıda sivil toplum kuruluşuyla görüşerek hazırladığı rapor tüyler ürpertti. 2012 yılı adli sicil istatistiklerine göre çocuklara yönelik cinsel istismar suçundan Cumhuriyet Başsavcılıklarına 33 bin 992 başvuru yapıldığı ve aynı yıl bu suç nedeniyle ceza mahkemelerinde 17 bin 589 dava açıldığı dile getirildi. Cinsel istismar mağduru çocukların yüzde 35’inin 11 yaşın altında olduğu, yüzde 21’inin erkek, yüzde 14’ünün ise kız çocuklarının oluşturduğu ifade edildi.
‘Suçlu en yakınımızda’
Araştırmaya göre çocuklara yönelik saldırılar genellikle en yakın olan kişilerden kaynaklanıyor. Saldırılar daha çok aile içinde meydana geliyor ve babalar, ağabeyler, dedeler ve yakın akrabalar şeklinde sıralanıyor. Aile dışında ise komşular, öğretmenler ve doktorlar da istismar suçunu işleyenler arasında. Saldırıya uğrayan çocukların cezalandırılma, kimsenin inanmayacağı düşüncesi, utanma, sevdiklerinin sorun yaşayacağı korkusu nedeniyle istismarı saklayabileceği belirtiliyor.
DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Çocuklar istismarı uydurmaz!
Araştırmada kamuoyunda doğru bilinen yanlışlar da maddeler halinde sıralandı…
– Yanlış: Çocuklar cinsel istismarı hayal güçlerinin genişliği nedeniyle uydururlar.
– Doğru: Çocuklar bu konuda genellikle yalan söylemez. İlk kural çocuğa inanmaktır.
– Yanlış: Yaşanmış bir iki olay önemli değil. Çocuklar olan biteni çabuk unuturlar.
– Doğru: Bir kez olan ya da tekrarlayan cinsel istismar çocuğun ruhsal ve fiziksel sağlığı açısından ciddi derecede zarar verir.
– Yanlış: Olayı provoke eden çocuklar, şirin ve cazip kız çocuklar, evden kaçan çocuklar, ihmal edilmiş çocuklar.
– Doğru: Mağdurlar her sosyo-ekonomik ve her sosyo-kültürel gruptan gelen kız ve erkek çocuklar olabilir.
– Yanlış: Parklar, genel tuvaletler, ıssız sokaklar, karanlık yerler, boş inşaat sahaları tehlikeli bölgelerdir.
– Doğru: Olayın olduğu yer genellikle ev, okul; ev ile okul arasındaki yol gibi çocuğun içinde bulunduğu yakın çevresidir.
– Yanlış: İstismarcılar genellikle yaşlı ve yabancı erkeklerle sokakta yaşayan kimsesiz insanlardır.
– Doğru: Olayların yüzde 80-95’inde fail 20-40 yaşları arasındaki, mağdur tarafından tanınan evli ve çocuklu erkeklerdir.
– Yanlış: Marjinal ortamlarda ortaya çıkar, muhafazakâr veya tutucu ortamlarda ortaya çıkmaz.
– Doğru: Çocuklara yönelik cinsel taciz, tüm ortamlarda ve istisnasız tüm sosyal sınıflarda görülebilir.