$
€
Değerli Dostlar; Milletimizin oylarıyla seçilecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin heyecanının yaşandığı ülkemizde aynı zamanda Mübarek Ramazan ayının bereketi, güveni ve huzuru yaşanırken maalesef İslam Coğrafyası için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Her Ramazan ayında kan kusturan İsrail yine mutluluğumuzu, sevincimizi elimizden aldı ve Gazze’ye bomba yağdırmaya, genç-yaşlı-çocuk demeden öldürmeye başladı.
Filistin yüzyıllarca İslam idaresinde her dinden mensubuyla huzur ve güven beldesi idi. Bir zaman geldi haçlıların eline geçti kan gövdeyi götürdü. Şimdi de siyonizmin pençesi altında ve yine Müslüman kanı oluk oluk akıyor. İslam ile diğer din mensuplarının arasındaki en temel fark bizim elimize geçen bir toprak parçasında biz huzurun teminatı, canın koruyucusuyuz. Ancak Hıristiyan ve Yahudilerin eline geçtiğinde ise ne can ne mal hiçbir emniyet olmadığı gibi üzerimizde terör estirilerek kadınlar, çocuklar bile ayırt edilmeden katliamlar gerçekleştirilmektedir.
Cennet Mekân II. Abdulhamid’in tahttan indirilmesinin en büyük sebeplerinden birisidir Filistin. Çünkü kendisine Siyonistler tarafından az bir toprak parçasını yüksek meblağ ile satması teklif edilmiştir. Osmanlı maliyesi çökmüş, dış borç haddinden fazladır. Osmanlı hastadır ve ayağa kalkmak için çaba sarf etmektedir. Normal şartlarda harika bir teklif gibi gözüken bir kısım toprak parçasının satılması teklifini Sultana getiren Thedor Herzl’in yüzüne tokat gibi verilen şu cevapla huzurdan kovulmuştur. “Kanla alınan bu toprakları yine kanla veririz. Satılacak bir karış toprağımız dahi yoktur.” Evet Osmanlı son ana kadar kanıyla canıyla Kudüs’ü savundu. Ve 1. dünya savaşından sonra İngilizler marifetiyle bu topraklar elimizden çıktı.
Değerli dostlar son kale Türkiye’dir. Bosna Hersek, Irak, Suriye, Filistin, Yemen bizim ileri kalelerimizdi. Anadolu’nun savunması Viyana’dan, Yemen’den başlar. Bu ümmet bu son kalede yere düştü inşallah yine bu son kale olan Anadolu’dan ayağa kalkacaktır. Eğer Anadolu kalesi düşerse bilin ki bütün kaleler düştükleri yerden kalkamayacaklar. Sadece son 20-25 yılda ağırladığımız mültecilere bir bakın. Hemen hepsi Osmanlı bakiyesidir. Bu insanlar neden Türkiye’ye sığınıyor? Çünkü yüzlerce yıl bizim idaremiz de idiler. Osmanlının huzuruna, refahına bu dünya muhtaç. Allah korusun Türkiye’ye bir şey olursa bizim sığınacağımız bir ülkede yok etrafta. Onun için dik durmalıyız. Birlik ve beraberliğimizi muhafaza etmeliyiz. Ayrı yönlerimizi zenginlik olarak görmeliyiz. Alevisi, sünnisi, Türkü, Lazı, Çerkeşi, Kürdü hasılı kelam bütün renkleriyle yüzlerce yıl barış içersinde nasıl yaşadılarsa bu topraklarda yine yaşamalı. Çünkü birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır. Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini aynı zamanda bu gözle de değerlendirmeliyiz. Ülkemize sığınan insanları bu gözle görmeliyiz. Biz Ensar onlar ise Muhacir. Aralarında hırsız, katil varsa ayırt edebilmeliyiz. Hepsini bir çuvala koyup bunlarda çok oluyor ne işleri var bizim ülkemizde dememeliyiz. Onlar bizim kardeşimiz. Rabbim kimseyi vatansız bırakmasın. Bir İstanbul bir Anadolu’ya bakar ama bir Anadolu bir İstanbul’u besleyemez. Bir Anadolu bütün mazlumları besler ama Irak, Suriye, Bosna, Filistin hepsi bir araya gelse bir Anadolu’ya bakamaz. Çünkü bu topraklar hepsinin babası, anası, abisidir. Bütün mazlumların gözleri bu topraklardadır ve hepsinin umut ışığıdır. Lütfen ağabeyliğimizi, babalığımızı, vakarımızı elden bırakmayalım. 19 Temmuz 2014
