Değerli okuyucularım; geçen hafta Müslüman Bilim Adamları yazısında çok yüzeysel olarak medeniyetimizin yüz akı olan bilim adamlarımızın isimlerine ve keşiflerine değindim. Bu hafta biraz detaylandırarak isimleri ve hangi alanlarda nasıl bir çalışma yaptıklarını yazmak istiyorum.
Osmanlılar, kuruluş devrinde astronomiye ve matematiğe yoğun ilgi göstermişlerdir. Özellikle Fatih, yerli ve yabancı bilim adamlarını İstanbul’a davet ederek bilim hayatına büyük bir canlılık kazandırmıştır. Bu dönemin en dikkate değer matematikçileri ve astronomistleri arasında Ali Kuşçu, Mirim Çelebi, Matrakçı Nasuh gibi ünlüler vardır.
Ali Kuşçu, Türk dünyasının XV. yüzyılda yetiştirdiği, önemli matematikçilerden birisidir. Timur’un torunlarından olan babası Muhammed, büyük bilgin ve devlet adamı Uluğ Bey’in doğancıbaşısıydı. Bu yüzden kendisine, Kuşçu lakabı verildi. Ali Kuşçu, İstanbul’un enlem ve boylamını ölçmüştür. Çeşitli Güneş saatleri yapmıştır. Ondalık kesir sayılar, “Türk Sayısı” adıyla Ali Kuşçu vasıtasıyla Batı’ ya geçmiştir. Uluğ Bey’ in meşhur Zic’ inin hazırlamasında
büyük katkısı olmuştur.
Razi, İbn-i Sina ve İbn-i Baytar, tıpta otorite kabul edilmiştir. Eserleri Avrupa’da yüzyıllarca okutulmuştur.
Fatih devrinin ünlü tıp bilginlerinden biriside Sabuncuoğlu Şerafettin ( 1386-1470 )’dur. Amasyalıdır. “Cerrahi” adlı eseri, Osmanlılar devrinde yazılan tek resimli cerrahi, yani ameliyat kitabıdır. Cerrahi ve eczacılık konularında da eserleri vardır.
Mesane taşları ve fıtık ameliyatı için önerdiği yöntemler ve kullandığı aletler, kendisine aittir.
Piri Reis, iki Dünya haritası ve “Denizcilik” adlı bir kitabıyla ünlüdür. Dünya haritası 1528 yılında yeni bir dünya haritası çizmiştir. Bu gün elde bulunan parçası, Grönland, Kuzey ve Orta Amerika sahillerini gösteren kısmıdır. Bu haritanın belki de en önemli yanı, ilk kez Aristo zamanında görüldüğü sanılan, o zamandan bu güne dek buzullarla ve sularla kaplı görülmeyen Antartika kıtasının doğru bir biçimde çizmiş olmasıdır. Denizcilik kitabı ( Kitap-ı Bahriye ), Piri Reis’ in önemli bir eseridir.
Takiyüddin, çok değerli bir matematikçi, astronomi bilgini ve mühendistir. III. Murat’ın emriyle, 1575 yılında Tophanede bir gözlem evi kurar. Takiyüddin ilk defa saati bir gözlem aracı olarak kullanan kişidir. Takiyüddin’in yaptığı bu saat, saniyeyi de gösteriyordu.
Takiyüddin’ in trigonometri alanındaki çalışmaları da , oldukça önemlidir. Henüz Kopernik , sinüs, kosinüs, tanjant, kotanjanttan bile söz etmeden , Takiyüddin bunların tanımlarını bile vermiş ve cetvellerini de çıkarmıştır. Trigonometrik hesaplamalarda , o devirde henüz logaritma tabloları veya hesap makineleri olmadığı için Takiyüddin basit bir alet kullanmıştır. Bu alete, “Trigonometrik Çeyreklik” de denir. Cep, duvar ve masa saatleri ile astronomik saatlerin yapısını konu alan “Mekanik Saat Yapımı” adlı eseri, çok meşhurdur.
Akşemseddin (1390-1459) ünlü bir tıp bilgini ve din adamıdır. Fatih ile birlikte İstanbul’ un fethinde bulunur. Tıp konusundaki ünlü eseri “Maidetü’l-Hayat” tır.
Bu eserinde Akşemseddin, ilk defa bazı hastalıkların tohum adını verdiği mikroplardan meydana geldiğini söylemiştir. Ayrıca Akşemseddin aynı eserinde, Pasteur’den çok önce bazı hastalıkların kalıtım yoluyla geçtiğini belirtmiştir.
Bu bahis çok uzatılabilir, haftalarca uzun uzun da yazılabilir. Ancak geçmişle övünmek yeterli değil. Şu anda da milletimizin içersinden kâşifler çıkıyor, çeşitli deneyler gerçekleşiyor, bazı hamleler geliyor, görüyoruz. Ancak yeterli destek verilemiyor veya yeterli cesaretimiz yok gibi. En azından artık çok geç kalmış olduğumuz otomotiv sektöründe klas bir milli markaya sahip olmalıyız. Her şeyiyle bize ait olmalı. Otomotivin yanında en çok parayı harcadığımız akıllı telefon konusunda da yeni bir yazılım, yeni bir model üretebilmeliyiz. Böylece hem paramız içerde kalır hem de dışarıya ihraç ederiz.