Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile hangi yeniliklerin yaşanacağını Yenigün’e verdiği özel açıklamada aktaran Bolu Milletvekili Fehmi Küpçü, “Mevcut sistemde, siyasi iktidar zayıf olunca, bürokratik vesayet güç kazanıyor ve ülke dış müdahale ve operasyonlara açık hale geliyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bu risklerin tamamı ortadan kalkacak ve Türkiye’de demokrasi çıtası yükselecek”dedi.
“Erbakan ve Çiller hükümetinin yıkılması neticesinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel teamüllere uymayarak yetkilerini milletimizin üzerinde adeta keyfiyet kokan egoları ile test ederek hükümeti kurma görevini parlamentoda en az milletvekiline sahip Ecevit’in DSP’sine vermemiş miydi?” diyen Küpçü, “Bugün tek adamlıktan dem vuranlara sesleniyorum alın size çok adamlıktan demokrasi incileri! Hani parlamenter sistemlerde temsiliyet önemli idi, hani demokratik teammüller nerede kaldı? Bunları nasıl unutabiliriz?”ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile hangi yenilikleri getireceğini Yenigün’e verdiği özel açıklamada aktaran Bolu Milletvekili Fehmi Küpçü, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte vesayetin sona ereceğini ve demokrasinin sınıf atlayacağını söyledi.
Küpçü; “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile darbeler artık tarihe karışacak. Türkiye’deki mevcut sistem darbelere zemin hazırlamaktadır. Artık darbelere zemin hazırlayan bu sistemi değiştirmek hem istiklal hem de istikbal meselesi haline gelmiştir. Mevcut sistemde, siyasi iktidar zayıf olunca, bürokratik vesayet güç kazanıyor ve ülke dış müdahale ve operasyonlara açık hale geliyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bu risklerin ortadan kalkacak ve Türkiye’de demokrasi çıtası yükselecek.”dedi.
1998 yılı örneği!
Milletvekili Küpçü, Koalisyon dönemlerinin ülke gelişimine tarih boyunca zarar verdiğini, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yapılacak seçimlerde mutlak hükümet çıkacağının altını çizerek; “Koalisyon hükümetlerinde yaşanan sorunlar bu sistemle tamamen ortadan kalkacak. Mevcut sistemde milletvekili seçimleri sonrası parlamentoda en çok milletvekiline sahip olan siyasi parti grubuna cumhurbaşkanı hükümeti kurması için kırk gün süre verirdi. Hükümeti kurma görevini alan siyasi parti de bu kırk günlük sürede tabii olarak kapı kapı dolaşarak pazarlıklar yaparak bir netice elde etmeye çalışırdı. Bu süre zarfında ülkeyi sizce kim yönetiyordu? Hükümet kurulamadığında görevi Cumhurbaşkanına geriye iade etmek anayasal bir zorunluluk gereğidir. Bu durumda artık Cumhurbaşkanı da bu görevi ikinci büyük siyasi gruba vermesi gerekirken canının istediği siyasi bir partiye verme yetkisinin var olduğu için alacağı böyle bir karar ile ülkeyi kaosa sürükleyebilir! 28 Şubat 1997 sonrasında olduğu gibi bir hatırlayalım. Erbakan ve Çiller hükümetinin yıkılması neticesinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel teamüllere uymayarak yetkilerini milletimizin üzerinde adeta keyfiyet kokan egoları ile test ederek hükümeti kurma görevini parlamentoda en az milletvekiline sahip Ecevit’in DSP’sine vermemiş miydi? Bugün tek adamlıktan dem vuranlara sesleniyorum alın size çok adamlıktan demokrasi incileri! Hani parlamenter sistemlerde temsiliyet önemli idi, hani demokratik teammüller nerede kaldı? Bunları nasıl unutabiliriz. Bakın, Cumhuriyetin kuruluşu 1923. Bugünün tarihine baktığımızda aradan 94 yıl geçmiş. 94 yılda eğer olması gerektiği gibi 4 yılda bir hükümet değişseydi bugün 24. hükümeti kuracaktık. Ama biz 65. Hükümetteyiz. Bunun ne anlama geldiğini sanıyorum ki siz de benim kadar iyi biliyorsunuz. Hükümet üyelerinin daha tebrikleri kabul etmeyi bitiremeden odalarını toplamak zorunda kaldığı dönemlerden bahsediyorum. İşin özü bu, bunun için evet diyeceğiz.” diye konuştu.