Bin yıl sürecek dediler, çok şükür on yıl sürmeden bu zihniyetin tüm uygulamaları bertaraf edildi. Ancak zihniyetin ta kendisi kale gibi duruyor. 1961, 1982 darbesini yapanlar, ekonomik kriz çıkartanlar, gezi olaylarını tertipleyenler, 17-25 Aralık operasyonunu yapanlar hepsi bu zihniyetin ürünüdür. Çünkü millet kime oy vereceğini, kimi iktidar yapacağını bilememekte, ikide bir yanlış insanları iktidara taşımaktadır. Bu zihniyete göre millet bidon kafalıdır, makarna ve kömür karşılığında oylarını vermektedir. Onun için sürekli balans ayarı gereklidir. Sandığa müdahale edilmelidir.
Bu zihniyetin arka planını iyi okumalıyız. Arka planda ezeli düşmanlarımız ve onların bu ülkedeki taşeronları bulunmaktadır. Ezeli düşmanlarımızın tek derdi bizi geldiğimiz topraklara Orta Asya’ya geri göndermektir. Bu mücadelenin özü Hak ile Batılın mücadelesidir. 1071’de Anadolu topraklarına girdik, 1300’lerde Balkanlara yerleştik. 1500’lerde bütün Avrupa topraklarını atlarımızla baştan aşağıya çiğnedik. Kosova’da, Niğbolu’da, Varna’da, Mohaç’ta yüz yüze çarpıştık ve hep kazandık. Kaderin cilvesi üç yüz senede vardığımız Viyana’dan üç yüz yılda Edirne’ye geri döndük. Bizi Anadolu’ya sıkıştırdılar. Bu vatan uğruna Çanakkale’de yüzbinlerce şehit verdik, toprağımızı kanımızla suladık. Son yüz yüze çarpışmamız Çanakkale idi. İşgale uğradık ve Kurtuluş Savaşıyla birlikte bağımsızlığımızı elde ettik. Savaş derslerini böylelikle aldılar ve karar verdiler. Bize bir daha yüz yüze apaçık bir şekilde saldırmayacaklardı. Söz de dost oldular. 28 Şubat zihniyetini oluşturdular ve içerde ki yapılanmaları sırayla kullandılar. Yerli görünen ama millete tamamen yabancı taşeronlarla iş tutmaya başladılar. Çünkü ateşin kendi ellerini yakmasından bıkmışlardı. Artık düşman yoktu. Ön cephede görünenler bizim insanımız gibiydi ama en can alıcı düşmanlarımızdı. Yüzyıllık Türkiye Cumhuriyeti darbelerle, terörle, ekonomik krizlerle, faili meçhullerle, istikrarsız hükümetleriyle idare edildi. Adeta deli gömleği giydirildi. Kendilerine karşı çıkanları, bu oyunu bozmak isteyenleri yok ettiler, yok etmek istediler. En büyük silahları para. Görüyorsunuz işte parayla, faizle istedikleri gibi oynuyorlar. 28 Şubat zihniyetinin tezgâhladığı gezi olayları, 17 Aralık-25 Aralık operasyonları; ekonomik kriz çıkartmak, iktidarı halkın gözünden düşürme gayretleridir. Bu da darbenin başka bir modelidir. Ancak son iki yılda üst üste gerçekleşen bu darbeleri başarıyla atlattık. Ancak zannetmeyin ki mücadele bitti. Asla. Tüm hızıyla devam edecek. Herkes durduğu yerde sağlam dursun. Safları sıkılaştırsın. Kişisel, lokal menfaatlerin elden çıkmasına, gelir kaybına uğramasına aldırmasın. Çünkü oyun çok büyük. Üzerinde oturduğumuz bu topraklar mevzu bahis, gerisi teferruat bile olamaz.
Bu vesile ile Çanakkale şehitlerimizi Rahmet ve Minnetle Yâd ediyorum.
sedat
abicim valla büyük adamsın.sadece son cümlen bile akk partideki çatırdamaların öncesi müthiş bir uyarı herkesin tekrar okuması gerekir.arınçla gökçekinde okuması gerekirdi ama senden mahrumlar.MEVZU BAHİS ÜZERİNDE YAŞADIĞIMIZ TOPRAKLAR GERİSİ TEFERRUAT BİLE OLAMAZ.
sedat
HERKES DURDUĞU YERDE SAĞLAM DURSUN, SAFLARI SIKILAŞTIRSIN dedin abi biliyormuydun yoksam :)