Senaryosu ile ülke çapında adından söz ettiren “Ağaçların Çığlığı” adlı sinema filmi için yakın zamanda çekimlere başlanacak. Prodüktörlüğünü hemşerimiz Abdullah Kabataş’ın yaptığı film için yönetmen ve çekim ekibi mekân araştırması yaptılar.
Kabataş’ın kurucu üyesi olduğu ATKS ( Abdurrahman Tümer Kültür Sanat Platformu ) tarafından projelendirilen film için, birçok ünlü oyuncunun yanı sıra Orman Bakanı Veysel Eroğlu’da kameralar kaşsına geçecek. Balıkesir’de Kazdağları’nda çekilmesi öngörülen film için Gerede’de resmi temaslarda bulunan Kabataş; bu büyük projenin Gerede’de çekilmesini ve böylelikle ilçemizin tanıtımına katkı sağlamasını istediğini belirtti.
Film eğer burada çekilirse oyuncuların bir bölümü Geredelilerden seçilecek. Çekimler Gerede’nin köylerinde, yaylalarında ve şehir merkezinde yapılacak.
Filmin yönetmenliğini Bir dönem Bolu İl Kültür Müdürlüğü yapan TRT kökenli, birçok büyük film ve projelere imza atan, Türk Sinemasına adını altın harflerle yazdıran HİLMİ AKYALÇIN yapacak.
Ağaçların Çığlığı’nın konusu özetle şu şekildedir: İdealist bir orman muhafaza memuru olan Murat’ın tayini küçük bir orman köyüne çıkmıştır. Genç ve yakışıklı bu delikanlının dürüstlüğü ve güzel ahlakı köylü tarafından takdirle karşılanmaktadır. Ancak tek kazanç kapıları orman olan köylüler bilinçsizce hareket edip zaman zaman ormana ciddi zararlar vermektedirler. Murat hem memuriyet görevi sebebiyle hem doğaya olan derin saygı ve sevgisi sebebiyle hiçbir şekilde müsamaha göstermediği için köylüler bu durumdan rahatsız olmaya başlarlar. Bazı art niyetli kişiler de bu rahatsızlığı abartıp dillendirerek Murat’ın başka bir yere sürülmesi için girişimlerde bulunurlar. İkna ettikleri bazı köylülerin de imzasını toplayarak şikâyet dilekçesi yazarlar.
Anne ve babası hayatta olmayan Murat deliler gibi âşık olduğu köy sakinlerinden Cafer’in kızı Nazlı’ ile nişanlanmıştır. Nazlının ailesi annelik babalık yapmaktadır. Nazlı ile tutkulu bir aşk yaşayan Murat’ın o bölgeden sürülmesini isteyenlerin başında ormandan rastgele ağaçları kesip satan Remzi ve arkadaşları vardır. Remzi aynı zamanda Nazlıya âşıktır ve bunun için hem baba Cafer’i hem de Nazlı’yı sürekli sözle taciz etmektedir.
Köyün en aklıselim insanı Orman Dede’dir. Orman dede ormanın içinde bir kulübede yaşar ve ağaç oyma sanatıyla çeşitli hediyelik ve süs eşyaları üretir. Bunları kasabaya götürüp satarak para kazanır. Ormanın büyük bir nimet olduğunu sürekli anlatmaya çalışır ve ormanı yok ederek değil ona sahip çıkarak para kazanılabileceğini anlatmaya çalışır insanlara. Orman Dede’nin acıklı bir geçmişi vardır. Yaşadığı yerde toplumun bilinçsizliği yüzünden ormanların büyük bölümü yok olmuş dere yatağında kurulmuş olan köy bir gün heyelan faciası yaşamış. İki çocuğu ve karısı toprak altında kalmış. O olaydan sonra kendi köyünü terk etmiş bu uzak orman köyüne gelmiş ama köyün içinde değil ormanda yaşamaya başlamış. Orman Dede Murat’ın gelişiyle sık sık kendisini ziyaret eden bir misafir edinmiş olur.
Orman bakanı bir dizi toplantılar yapar. Bilgili kişilerin görüşleri, projeleri hakkında bilgi almaktadır. Toplantıya katılanlardan biri bir orman köyünde bakanlığın atadığı orman muhafaza memuru hakkında sürekli şikâyetler geldiğini belirtir. Bakan bu memur hakkında inceleme yapılmasını ve sonrasında bakanlığa çağrılmasını ister.
Gecesi gündüzü orman ve ormanı korumak olan Murat’ı tam düğün hazırlığı yaparken kötü sürprizler beklemektedir. Düğün alışverişi için kasabaya inen Murat, geri döndüğünde ormanın bir bölümünde çok fazla ağaç kesildiğini görür ve kahrolur. Olayı kimlerin yaptığını araştırırken postacı Orman Bakanlığından Murat’a bir mektup getirir. Mektupta Murat’ın acil Ankara’ya gelmesi gerektiği yazmaktadır. Bu durum haliyle onu şikâyet edenleri memnun etmiştir. Murat’ı, Nazlı’yı, Orman Dede ve onun gibi düşünen çok az kişi bu duruma üzülmüştür. Eğer Murat başka bir yere sürülürse Nazlı ne olacaktı? Hiç ailesinden ayrılmayan Nazlı ya anne baba hasretine razı olup Murat’ın peşinden gidecek tabi buna ailesi karşı çıkmaz ise ya da belki Nazlı için daha zor olanını yapacak !… Murat’tan ayrılacaktı. Remzi’nin de tam istediği buydu! Murat gidince ormandan istediği gibi ağaç kesip satabilecek hem de Nazlı kendine kalacaktı. Her şey Remzi’nin istediği gibi gidiyordu. Murat hakkındaki şikâyetler nihayet dikkate alınmış ve Ankara’ya çağrılmıştı. Remzi iyice gözünü karartmıştı. Eğer bir aksilik olur da Murat köyde kalacak olursa onu öldürmeyi planlıyordu
Filmin prodüktörü hemşerimiz Abdullah Kabataş bu film için son olarak “biz bu filmde insanların inançlarını kullanarak oluşturulan bir korku, gençlerin ve çocukların özeneceği kahramanlar yaratarak yıkımı amaç edinmiş bir şiddet ve saf insanımızın masumiyetleriyle dalga geçen bir komedi vaat etmiyoruz. Biz bu filmde; toplumsal bir sorunu, soyunmaya gerek duymadan yaşanan bir aşk ile anlatmayı düşünüyoruz” dedi.