Geçtiğimiz hafta Gerede ilçemizde yaşanacak önemli bir gelişmenin detaylarına ulaşmak için yaptığım “derin” araştırma nedeniyle buluşamadık. Önemli gelişmeye ulaştım ancak daha kamuoyuna duyurmak için az bir zaman var.
Neyse sözü uzatmadan haftanın gündemi cezaevi meselesine geçelim… Bu köşe satırlarına bugüne dek yalan dolanı sokmadım. Vatandaşlarımıza doğru olanı yazmanın boynumuzun borcu olduğu kanaatinden hareketle her bir şeyin bilinmesi taraftarıyım.
Gerede’ye bahsedildiği gibi büyük bir cezaevi kurulması için en az bir Jandarma Taburunun ilçede olması gerekiyor. Ha şu olur; cezaevi denilirken bir F tipi büyüklüğünde değil de bizim kapanan cezaevi gibi 5-10 mahkumun kalacağı nitelikte açık bir cezaevi olursa yarın temeli atılır. Ki böyle bir cezaevinin de açık konuşmak gerekirse ha varlığı ha yokluğu!.. Cezaevi denilince biliyorum aklımıza hep Silivri geliyor ama o tren kaçtı!..
***
O tren kaçtı da benim şimdi merak ettiğim bu cezaevi şayet sıkıntı doğdu kurulmadı; İHALE KİMDE KALACAK? Aslında ihalenin kimde kalacağı belli de hadi hayırlısı… Bilindiği gibi yeni bir döneme giriliyor. Kabinede de büyük bir değişim yaşanacak, 3 dönem şartı nedeniyle AK Parti’deki çok sayıda bakan artık TBMM’de olamayacak. Özetle; “O, o bakanın sözüydü” denmesin de diyorum… Yaklaşık 6 aydır bilinen bir konuydu ancak Gerede’nin menfaati açısından bu konu hakkında kamuoyuna bilgi sunmadım. Artık ok yaydan çıktı, ya yapılacak yada ihale birilerine bıraktırılacak. Şimdi şu kesin; HSYK 2. Daire Başkanı Mehmet Yılmaz bu işi yaptıramadı diyen olmayacak! “Sayın Yılmaz uğraştı, sözünü aldı, bu işi şu kişiler birleşip yaptırtmadı” denilecek. Bu cezaevi gelmediğinde bence ihale Belediye Başkanı Mustafa Allar’da kalacak. Gelirse zaten sıkıntı yok. F tipi kaçtığında ihale kimde kaldı? Tam 15 yıl siyasi malzeme oldu ve hala halk kulak çınlatmaya devam ediyor. İsterim ki memlekette çalışan, oturduğu koltuğun hakkını veren bir delikanlı, adam gibi bir adam var. Memleketin geleceği için onu bu işe alet etmesinler. Açıkçası geride kalanlar umurumda değil!..
***
Gelelim ana başlığımıza; ana baba duası almak!.. Ana ve baba duası almanın dinimizdeki yeri bambaşkadır. Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: “Kendisine dinini imanını öğreten ana babası ondan razı olmadıkça, bir kimse Allah’ü Teâlânın sevgili kulu olamaz. Annesini üzene yapılan dua kabul olmaz. Anne baba duası almayan, bizden dua istemesin. Kendisine dinini imanını öğreten, Ehl-i Sünnet itikadı üzere yetiştiren anne babasını üzen, rıza ve dualarını almayan, ölene kadar başını secdeden kaldırmasa bile Cehennemden kurtulması çok zordur.”
***
Şimdi birileri kalkmış ana baba duasından bahseder olmuş. Bir nevi iyilik meleği, halk adamı gibi gözüküp memleketten parsel toplama telaşına girilmiş anlaşılan!..
Babasının aldığı arabayı tekrar babasına satan paçavralar kalkıp ana baba duasından bahsediyor ya hakikaten insanın içi sızlıyor. Sen kim ana baba duası almak kim? Arabadan kol çıkarıp, “diskotekka” müzikleri son ses açıp kız kesmekse adamlık, başkasının i.. olup viyaklamaksa, sahibinden kedi gibi mıyırdanarak üç beş kuruşa ne istenirse onu yapmaksa, memlekette karışıklık çıkarmaksa amaç ve tüm bunları bir iyilik meleği gibi insanlara anlatmaksa; “yal”ın karşılığı, işte orada duracaksın!..
***
Bak hele!.. Dünkü b.. kalkmış iş öğretir olmuş. Sahipleriyse fazla değil ha epi topu 5 bilemedin 6 kişi falan! Prensl… ve köpekleri ile köpeklerinin en küçüğü…
Ne oldu? Nizamlıca yapılan yapıların altına otopark zammı mı geliyor?
Senelerce bu memlekette toplantılar yapıp, din adı altında bizim adamlarımız şu işi yapacak, bizim adamlarımız bu işi yapacak diyerek sözde zengini ve fakiri belirleyen karabaşlar eniğinize (vırığınıza) sahip çıkın, bizim bostana girmiş, az daha yal verin ha bazen arafta bırakıyorsunuz bertaraf oluyor, kara kara düşünüyor, ne b.. yapacağını şaşırıyor. Bizim bostanda köstebekler için kurulan mayınlar var basarsa yazık olur!.. Bizim bahçemizin şerefi vardır, bahçemizde alın teri vardır, gece gündüz denilmeden verilen emek vardır. Emeksiz 1 kuruş kazanılan bir meblağ yoktur.
Sağlıcakla kalın…
Adil Doğru
vırık enik diye kime hakaret ettiğinizi anlayamadık,bu köşe böyle kirletilmemeli. Hapisanene iyi bir şey değil,huzursuzluk korku güvensizlik demek,köşe yazarları,gazeteciler yağcılık için cezaevini savunmaz,karşı çıkar. geredeye başka işler için çalışmak gerek hapisane için değil