Değerli Okuyucularım; Yeni Türkiye hedefine ulaşmak için gündemimiz Başkanlık Sistemi. Bize söylenen bu sistemin iyi olduğu veya kötü olduğu şeklinde. Yani ortada uygulama yok iken sadece iyi olacağı veya kötü olacağı ifade ediliyor. Yani iktidar çok iyi olacak diyor, muhalefet çok kötü olacak diyor. Aydınlarımız!, bu konu hakkında bizi aydınlatamıyorlar. Bende sizlerle bu sütunlarda hem mevcut sistemi hem de geçmek istediğimiz Başkanlık Sistemi hakkında düşüncelerimi ifade ederek bir nebze de olsa karınca kararınca iyi mi olacak, kötü mü olacak paylaşmak istiyorum.
Öncelikle Cumhuriyet tarihimize göz atalım. 92 yıllık Cumhuriyet tarihimizde en büyük hamleler, ülkemizin gelişmesi, büyümesi CHP örneği ve darbe ürünü hükümetler hariç tek başına iktidara gelenler eliyle gerçekleşmiştir. Demokrat, Adalet, Anavatan ve AK Parti Hükümetleri dönemi rakamlarla da ispatlanabilir şekilde soyut ve somut olarak ülkenin refah seviyesini yükseltmiştir. Sadece benim şahsen hatırladığım rakamsal olarak koalisyon dönemi büyümesi Refah-Yol iktidarında olmuştur ancak bu koalisyona da zinde ve vesayetçi güçler tahammül edemeyerek yıkarak ülkeyi felakete sürüklemişlerdir. Tek başına iktidar dönemleri lider orjinlidir. Sistem maalesef aynı sistemdir. Ancak güçlü, karizmatik, kararlı, değişime ayak uyduran lider tipi mevcuttur. Adnan Menderes, Süleyman Demirel (1960’lı yılların Süleyman Demirel’inden bahsediyoruz.) Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan. Bu isimler ülkeyi daima ileri götürmüşler ve devasa yatırımları kazandırmışlardır. Bu sebepten zinde ve vesayetçi güçlerin hedefi oldular. Adnan Menderes’i idam ettiler. Süleyman Demirel ya Truva atıydı ya da sonradan kendi tercihi ile lehinde olduğu milletin karşısına geçti. Turgut Özal yüksek ihtimalle öldürüldü. Recep Tayyip Erdoğan’a yapılanlar ve yapılmak istenenler ortada. Sondan söyleyeceğimizi baştan söyleyelim. CHP’den ve koalisyonlardan bu ülke çok çekti. Siyasi istikrarsızlıklar ülkemizin aleyhine oldu. Enflasyon, devalüasyon, işsizlik, insan hakları ihlalleri, darbe ve muhtıralar, cuntalar; siyasetin istikrarsızlığı sebebiyle Türkiye’nin canına okudu ve içine kapalı, dış dünyadan uzak bir fotoğraf ortaya çıktı. Eğer bugün Milli Gelirimiz 25.000 dolar üzerinde değilse sebebi ikili, üçlü, dörtlü koalisyonlardır.
Şimdi gelelim anlattıklarımızın Başkanlık Sistemi ile ilgisine. Güçlü, akıllı, vatanına aşık bir lider her zaman bulunmuyor. Ve Türkiye’nin devamlılığa ihtiyacı var. Aradaki farkın kapanması için ayağının hiç sekmemesi ve çok koşması lazım. Anlattığım liderler bozuk yapının içerisinde çırpınarak, darbelere, tehditlere, haksızlıklara ve iftiralara tahammül ederek büyük mücadelelerle ülkeyi bu noktaya getirdiler. Kimi öldürüldü kimisi döndürüldü kimisi de “kefenimizi giydik” diyerek tehditlere göğüs gererek yola devam ediyor. Başkanlık Sistemi ile en önce koalisyonlar dönemine dönme tehlikesi ortadan kalkıyor. Tabela partileri pusulada yer işgal etmiyor. Tartışma konularından biriside Başkanlık Siteminin Amerika, Rusya, Fransa (Yarı Başkanlık) uygulamalarından hangisi olacağı. Şahsi kanaatim Amerika tipi olmasından yana çünkü Amerika; sistemini Osmanlı İmparatorluğundan almıştır, kendine uygun hale getirmiştir. Maurice Duverger Amerikan sistemini “Seçilmiş Krallık” olarak yorumlar. Biz de sistemimizi kendi değerlerimize ve milli bünyemize uygun kurallarla kurmalıyız. Yani Türk tipi Başkanlık. Türk tipi Başkanlık yeni bir icat değil. Adı padişahtı, adı sultandı, adı Hakandı. Ama bu sistem genlerimizde vardı. 1000 yıl tek adam sistemiyle yönetildik. Adı ne olursa olsun padişahlar, sultanlar, hakanlar farketmez. Hiç birisi sınırsız ve sorumsuz değildi. Denetleyen mekanizmaları vardı. Yargı bağımsız ve tarafsızdı. Padişahta olsa hukuk karşısında çaresizdi. Zaten ne zaman adaletten uzaklaştık o zaman başımız derde girdi. O günün dünya koşulları saltanat sistemiydi. Günümüz sistemlerinden tek farkı bu. Yararlarını da zararlarını da gördük, geçirdik, yoğrulduk. Bugünlere geldik. Ama hiçbir zaman diktatörlük ve keyfilik olmadı. Yapımız demir yumrukla yönetilmeye de ortaklı yönetilmelere de müsait değil. Geçiş dönemleri hariç, milletin sevdiği, milletini seven liderlerle büyüdük. Şu anda da zaten biz seçtiğimiz için fiili olarak Başkanlık Sistemindeyiz.
Başkanlık sisteminin detaylarını, uygulamalarda yarar ve zararlarını da önümüzdeki hafta sizler için araştırarak yazacağım inşallah.