Türkiye 70 cente muhtaç edildi, kargaşa hiç bitmedi. Alevi-Sünni, laik-anti laik, sağcı-solcu memleketin bütün zenginlikleri ve renkleri birbirine düşman edildi. İşte bu koşullarda yine bir darbe oldu. 12 Eylül 1980. Halkımız, başlarında General Kenan Evren’in bulunduğu ‘darbeci generaller’ eliyle bir kez daha kurtarılıyordu.
O da, bir yeni anayasa yaptırıyor ve o anayasayı kabul edilmesinin, Kenan Evren’in de 7 yıllık bir süre için C. Başkanlığı’na seçileceği manasına geleceğine dair bir geçici madde de yazılıyordu, o anayasaya… ve 1982 Anayasası, ‘Ölümlerden ölüm beğen.’ dayatması karşısında kalan halkımıza kabul ettiriliyor ve böylece General Evren de 7. Cumhurbaşkanı oluyordu.
Evren’in süresi dolmak üzereyken, yeni generaller bulunmaya çalışılıyordu. Ama bu sefer şansları yaver gitmedi. Araya Turgut Özal girdi. İçlerine sinmedi ama kabul etmek zorunda kaldılar. 1989 yılında, kendisini, 6 yıldır iktidarda olan Anavatan Partisi’nin Meclis çoğunluğu eliyle ‘8. Cumhurbaşkanı’ olarak seçildi. Yani, 3. C. Başkanı Celal Bayar’ın darbeyle devrilmesinin üzerinden 30 yıl geçerken; Türkiye, general olmayan bir kişiyi ve dayatma olmayan bir şekilde ama Meclis eliyle seçiyor, ikinci bir sivil cumhurbaşkanına yeniden kavuşuyordu. Özal’ın cumhurbaşkanlığı 4 yıl kadar sürdü ve vefatıyla noktalandı.
Resmi general cumhurbaşkanlarımızdan sonra şimdi de sivil bir generalimiz oldu. Süleyman Demirel. O sırada Başbakan olan Süleyman Demirel, koalisyon hükümetinde birlikte olduğu SHP desteğiyle, kendisini gürültüsüz bir şekilde ‘9. Cumhurbaşkanı’ seçtiriyordu, 7 yıllık bir süre için. Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanlığı dönemini herkes az çok hatırlar özellikle 28 Şubat dönemindeki etkin rolünü. Süleyman Demirel’den kurtuluyoruz ülkenin başına kırmızı ışıkta duran, markette alışveriş sırasına giren iyi bir insan başımıza geliyor diye sevinilen Ahmet Necdet Sezer.
Ve 2000 yılının Nisan’ında da, dönemin Başbakanı Ecevit, 10. C. Başkanlığı’na Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer’i seçtiriyordu, adeta tombala çeker gibi bir siyasetle.
Evet, artık Özal, Demirel, Sezer gibi siviller arka arkaya geliyordu ve generaller silsilesi veya zinciri kopmuş oluyordu. Ne var ki, Demirel ve Sezer, halkın karşısında olma konusunda diğerlerinden az değildi.
Özal dönemini bir kenara bırakırsak, Demirel ve Sezer döneminin de yine derin sosyo-ekonomik buhranlar içinde geçtiği, herhalde hafızalardadır.
Nihayet, o derin sosyo-ekonomik buhranların yaşandığı 2002 yılının sonunda, halk kitleleri yeni bir liderle karşılaştı, Recep Tayyip Erdoğan ve O’nun AK Parti’siyle…