21-Kasım-2024 14:06:44

Cankoç Medya Kuruluşudur.

$
Değerlerimize geri dönmek

Değerlerimize geri dönmek

Değerli okuyucular son iki yazımızda kültürel yozlaşma ve dilimizdeki etkisini karınca kararınca ele aldık. Son cümlemizde de bu tahribatı nasıl tamir ederiz diyerek bu haftaya bırakmıştık.

Tamirat ve özümüze dönmenin birinci şartı okumaktan geçiyor. Yetiştirdiğimiz çocuklarımıza okuma alışkanlığı kazandırmalıyız. Okuyan bir insan dilini daha düzgün kullanır. Ufku genişler, vizyon sahibi olur. Kültürel olarak kolay kolay sömürülemez. Sosyal, kültürel, milli ve manevi değerlerine sahip çıkar. Eğitim her şeyden önce ailede başlar. Ailenin vereceği sağlam bir eğitim okula yansır. Okulun vereceği eğitim ile birlikte kuvvetli bir bağ oluşur. Okumaktan kasıt bireylerin illa üniversite bitirmesi kastedilmemektedir. Değerlerimizi kavratacak kitapların okunması, hayatın okunması, bu dünyaya gelişimizin ve varlık sebebimizin okunması, kâinatın okunması vb. kastedilmektedir. Öğrenim her şekilde hallolur asıl olan eğitimdir. Günümüzde zorunlu öğrenim 12 yıldır. Bu süreyi bitiremeyecek insan yoktur. Yine bugün üniversiteyi kazanmak ve okumak geçmişe göre daha kolaydır. Bunu bitiremeyecek insanda azdır. Ama bugün en zor şey eğitimdir. Bir insanın eğitimi de küçük yaşlarda ve ailede başlar.

Okumayan bir nesilde aile yapısı çöker, önemini yitirir. Tüketim kültürü artar, israf çoğalır. Değerler yok olur. İkili ve toplumsal ilişkiler yıpranır ve çöker. Madde bağımlılığı, alkol tüketimi artar. Dedikodu, iftira başını alır gider. Kanaat biter haset çoğalır. Zengin olmak ve çalışmadan zengin olmak düşüncesi beyni sarar. Emek sarf etmeden yükselme hastalığı hâsıl olur. Toplum kaosa sürüklenir. Verilen eğitimle bu örneklerdeki hastalıklar giderilemiyorsa verilen her tür bilgi fuzulidir. Yunus Emre’nin meşhur sözlerini hatırlarsak “İlim İlim bilmektir. İlim kendini bilmektir. Sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır”

Maddi değerleri arka plana atarak ahlaki ve manevi değerler ön plana alınmalıdır. Çocuklarımızın rol modelleri değiştirilmelidir. Televizyon az izlenmeli, internet gerektiği kadar ve emniyetle kullandırılmalıdır. Çocuklarımızı asla internetle baş başa ve sınırsız bırakmamalıyız. Arkadaş çevrelerini kontrol etmeli ama bunu belli etmemeliyiz.  Yani onları takip edeceğiz ama rencide etmeyeceğiz. İyiyi kötüden ayırt etmesine yardımcı olacak bütün unsurları sunmalıyız. Ne zaman çocukta iyi bir hareket görülürse, onu takdir etmeli, mükâfatlandırmalıyız. İnsanların yanında bazen onu övmeliyiz. “Abisi-amcası benim çocuğum böyle yaptı” diyerek iyiye teşvik etmeliyiz. Takdir edilen ve övülen çocuklar, anne- babalarını ve arkadaşlarını takdir etmeyi öğrenirler.

Yaptığı kötü işlerin zararı ise, kendisine tatlı dil ile anlatılmalı, ikaz edilmelidir!  Çocuğunuzun hatasını asla başkalarının yanında konuşmayın. Çocuğunuzu asla başkalarının yanında eleştirmeyin. Sık eleştirilen çocuklar içe kapanık ve güvensiz olurlar. Olumsuz konuşarak motivasyon artırma yöntemi tarihe karışmıştır. Çocuğunuzu gayrete getirmek için olumlu tavır içinde olun.

Çocuğa her istediğini almak ve lüks içinde yaşatmak uygun değildir. Büyüyünce de her istediğini ele geçirmeye çalışır; fakat bunda muvaffak olamayınca sükûtu hayale uğrar, isyankâr olur. Çocuğa, israf etmemesini, kanaatkâr olmasını öğretmeliyiz.

Eğitim doğruları söylemek değil, doğruları yapmaktır. Hal lisanı ile çocuklarımıza örnek olmalıyız.

Çocuğunuza ne derseniz öyle olma ihtimalini artırırsınız. “Tembel”, “sorumsuz”, “asi” , “inatçı” gibi olumsuz sıfatlar, bu özellikleri geliştirir.

Evet değerli okuyucular, değerlerimize çocuklarımızla birlikte döneceğiz ki tahribatı giderdikten sonra geleceğimizin göz bebeği çocuklarımızda aynı sıkıntıları yaşamasınlar.

Konuyla ilgili Özlü Sözler:

“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” Hz. Ali, “Zihin fukara olunca fikir ukala olurmuş…” “Okuma zevkini kazanmayanın öğrenimi yarıda kalmıştır.” P. Peacut

Cevap bırakın