Eskisi ve yenisi ile MİT

İstihbarat bir ülkenin şah damarıdır. İnsanlık tarihi kadar eskidir. Devlet olmanın en önemli unsurlarından biridir. Geleceği görebilmek, olması muhtemel olayları önceden haber alabilmek ve önlemek, üst makamlara haber vererek siyasi ve askeri önlemlerin alınabilmesini sağlamak amacıyla istihbarat teşkilatınız varsa varsınız, yoksa siz de yoksunuz.

Eski Türkiye’de eski MİT ülke vatandaşına karşı çalışma yaptığı için Türkiye kaos yaşıyordu. Kendi insanını fişlemeye, takip etmeye, dinlemeye yatkın; dış dünyadan bihaber, yabancı istihbarat servislerinin verdiği bilgilerle yetinilen dönemler artık geçti. Yeni MİT kendi oyununu kuran, kendi işini kendi gören, kendi vatandaşını tehdit olarak görmeyen ve içerde-dışarda ülkesini yıkmaya çalışan yabancı unsurlara karşı çalışmalar yapıyor. Zaten ne olduysa yeni MİT’in oluşturulması ile oldu. Eskiden İsrail, ABD ve diğer ülkelerin; MİT’ten ve MİT Müsteşarından hiç şikâyet ettiğini duymuyorduk. Çok memnundular. Ancak yeni dönem, yeni çalışma sistemi ve yeni yapılanma bu ülkeleri rahatsız etmeye başladı. Hemen hemen her gün Avrupa’nın ve ABD’nin önde gelen gazetelerine haber olmaya başladık. MİT üzerinden Başbakan olduğu dönemde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a uzandırılmaya çalışılan operasyonlar ve algı faaliyetleri peş peşe gelmeye başladı. MİT yasasının değişmesiyle birlikte Milli İstihbarat Teşkilatı ismi gibi millileşmeye başladı. En son kurtarılan 49 konsolosluk personelimiz için MİT’in gerçekleştirdiği başarı inanılmazdır. Kimseden destek almadan ilk yurt dışı operasyonudur. Dış unsurlar nasıl çıldırmasın, nasıl parmaklarını ısırmasın? Alışkın değiller ki. İç ve dış karanlık odakların uzun zamandır Hakan Fidan’ı neden hedef aldıklarını tüm Türkiye artık öğrendi.

Yıldız İstihbarat Teşkilatını duymuş muydunuz? Türk tarihinin en organize istihbarat teşkilatıdır. Osmanlının ömrünün uzamasının adıdır. Aynı zamanda II. Abdulhamid’in en çok eleştirildiği konuların başında gelir. Kimlerin eleştirdiğine bakarsanız eğer şaşırmamak lazım ki bugünün büyük devletleri ve onların yerli işbirlikçilerini görürsünüz. Bu dönemde olduğu gibi o dönemde de devleti içerden ve dışarıdan yıkmak için büyük gayret gösteren karanlık odaklar vardı. II. Abdulhamid ise bu eleştirilere şu cevabı veriyor “Yabancı devletler kendi emellerine hizmet edecek kimseleri vezir ve sadrazam mertebesine kadar çıkarabilmişlerse, devlet emniyet içinde olamazdı. Doğrudan doğruya şahsıma bağlı bir İstihbarat Teşkilâtı kurmaya, bu düşünce ile karar verdim. İşte düşmanlarımın Jurnalcilik dedikleri teşkilât budur.”

İşte Milli İstihbarat Teşkilatı da şu anda hedef tahtasında. Yeni Türkiye’nin yenilenen teşkilatı, yabancıların ve içerdeki unsurlarının hedefinde. İsmine uygun bir şekilde ülkesinin selameti için çalışan teşkilat karanlık odaklarca kıyasıya eleştirilmekte ve hedef tahtasına oturtulmakta. Aynı Yıldız İstihbarat Teşkilatı gibi. Peki Yıldız İstihbarat Teşkilatına ne olmuştu diye sorarsanız II. Abdulhamid vefat ettikten sonra Jön Türkler tarafından dağıtılmışlardı ve sonra da büyük bir pişmanlıkla yerine Teşkilatı Mahsusa’yı kurmuşlardı.