Hafız Esat Gerede, yazımızın bu bölümünde de hocalarını anlatıyor: “Saadeddin Kaynak hocam ile tanışmam meşhur Hafız Sami’nin cenazesinde oldu. İçeride ve dışarıda okumalarımı takip edip benimle ilgilendi. Sonradan İstanbul’a gelişimde bana yakınlık gösterdi. İmtihana girip bir camide görev almamı istedi, zaten İstanbul’a yerleşmemi ve vazife almamı Matbaacı Ahmet Sait bey, kardeşi Hafız İbrahim beyler ile Yavuz Sultan Selim Camii’nde vazife almama meşhur Fındık Hafız’ın mahdumu İrfan bey sebep oldu. Musiki yani nota bilmeden mevlit, kaside okunamayacağını, Kur’an-ı Kerim’in esiresi üstünü uzayıp kısalması nasılsa bunla da bu şekilde okunur. Nota sadece şarkı söylemek değildir, Itri, Hafız Post, Hacı Arif, Dede Efendi vs… hepsi hafız olup, ilahileri notalamakla Kur’an-ı Kerim’den ayrı bir şekle sokmuşlardır. “Ben, 40 yaşımda nota öğrendim, zira okuyamıyordum. Nasıl notayı öğrendim beste yapmaya başladım” diyen Saadeddin Kaynak hocama katılmamak mümkün değil.
Kaynak hocamın bana dediği gibi “Dikkat et! Okunan ayetlerin, ilahi ve mevlitlerin her kişi tarafından nasıl ayrı ayrı uydurmalarla okunuyor, bunlar notayı ve ehil bir hafızdan ders almadan kulak dolgusu ile okuyan sıradan kişilerdir, makbul değillerdir. Benim sana öğreteceğim notada sana kafi gelmez” deyip beni konservatuara yazdırdı. Ayrıca “En alası olan Özdekler Tekkesi’ne götürüp dini eserlerin notalı olarak nasıl icra edileceğini koro halinde seslerin nasıl ayrı çıktığını göreceksin”dedi.
Özbekler Tekkesi, inanın muhteşem bir atmosferde geçen gecenin, gündüzün olup olmadığı bile bilemediğin bir alem insan orada öğrenmezse nerede öğrenir? İnanın İzmir’de Rakım Erkutlu hocamın nota için söyledikleri Kaynak hocamdan dinlerken nasıl bir doğrulukla içinde olduğumu ama hocalarımın benimle neden ilgilendiklerini anlayamamıştım ki Kaynak Hocam; “Sen keşfedilmemiş bir madensin, Rakım Hoca hatta Süleyman Ergüner (Neyzen) beyler de seni keşfettiler ama işlemek istiyoruz.” Bu değerli hocaların sayesinde bir yerlere gelmek için gayret sarf ediyorum.
O parti içi rekabetlerden sonra azledildim. Beni hiç üzmedi, davamda haklıydım yine elimden tutanlar oldu. Saadeddin Kaynak hocam benimle daha fazla ilgilendi. Özel günler maaile (ailecek) gider gelirdik ki o hastalığa yakalanıp yatakta kalması bütün camiayı üzdü. Ders alamamak mühim değil! O muhteşem insanın ayakta kalıp hep beraber olmamanın ezikliği insana dokunuyor.
Kendisini seven, sayan arkadaşlar, talebeleri yalnız bırakmıyoruz. Daima beraberiz. Saygıdeğer muhteşem hocam Allah sana acil şifalar versin.
Taleben Esat Gerede
Yazımızın bu bölümünde de Hafız Esat Gerede’yi sevenlerin duyguları aşağıdadır;
“İnanır mısınız? Esat ağabeyi ne az ne fazla tanıyorum. Ben aslen Kızılcaham’lıyım. Seneler evvel büyüklerimiz İzmit Kandıra’ya göç etmişler, babamdan Esat ağabeyi tanıyorum. Ben okumaya Nuru Osmaniye Camii İmamı Hasan Akkuş’tan başladım. O zamanlar Esat abi de gelir ara sıra okurdu ve tanışmamız orada başladı. Her zaman görüşemiyorduk. Ben de bir çok kişi gibi gazeteleri takip eder nerede mevlit var oraya giderdim. Mutlaka Esat abinin bulunduğu yerlerde olurdum. Bazen bana; “Kandıralı, sen de oku”derdi. Sağlığında o muhterem zatla görüşmemin mutluluğunu yaşıyorum. Hocama buradan dua okuyor, nur içinde yatmasını diliyorum.”
Hafız Bestekar Amir Ateş
Üsküdar Musiki Cemiyeti Başkanı
“Ailecek okumaya hevesli olduğumuzdan, benim sünnet merasimim için Bursa’ya sık sık gelip aile büyüklerimle görüşen sayın hocam Esat Gerede’yi sünnetimde tanımış oldum. Ben o zamanlar 9 yaşımda olduğum halde okuyuşu beni etkiledi, hele Çanakkale Manzumesini okuyuşundaki ahengi unutamadım. Kendisini, kendime ekol olarak benimsedim. Kendisinden okuma şansım olmadı, Gerede tarafına giderken mezarına uğrar, duamı eder, mezarındaki kitabesini okurum. Nur içinde yatsın.”
Hafız Mevlithan İsmail Coşar
Kocatepe Camii İmam Hatibi
“Hoş geldin adın Galip’ti değil mi? Çanakkale Biga’ya mevlit okumak için gidiyorduk. O zamanlar nerede bugünkü gibi hemen gidesin, akşamdan vapura bindik. Esat abi, Fevzi Mısır, Halil İbrahim Çanakkale’li, zannedersem Yahya Eskişehirli de vardı. Kompartımanlar 2 kişilikti, ben ranzanın üstünde, Esat abi altta yatıyordu. Bir zaman sonra bir takırtılar duymaya başladım, baktım Esat abinin elinde bir kominota yaktı. Hayrola abi dedim “Sorma, böbrek ağrım tuttu. İğne yapacağım”dedi. Neyse yanına geldim, iğne kutusunu ocağa koydu, kaynadıktan sonra iğneyi hazırladı, havasını aldı, bana “şu iğneyi vur”dedi. Ben hayatımda iğne yapmadım bilemem dedim “ben sana nereye vurulacağını söyleyeceğim”dedi ve iğneyi vurdum. Benden terler boşaldı. İnanır mısın Galip, Esat abinin o ağrılarının nasıl olduğunu gördüm, çok üzüldüm.
Mütemadiyen Kıztaşı’ndaki evine özellikle sabah kahvaltıısna giderdik, mutlu olurdu. Ondan çok iyilikler gördük. 1958 senesinde zannedersem Şubat veya Mart olması lazım çok rahatsızdı. Mevliti zor okudu, son görüşüm olmuş. Allah rahmet eylesin.
Hafız Mevlithan Aziz Bahriyeli
“Oğlum Galip, ben ne anlatayım? Esat ile ayrı geçen günümüz olmazdı, seni de hatırladım ama ufaktın, kapıyı hep sen açardın anlatacak bir şeyim yok. Ona doyamadım. Seneler sonra çıkıp geldin, bizleri mutlu etmekle beraber üzüntüye gark ettin. Bizleri arayıp bulmandan dolayı seni kutlarım. Esat Gerede’ye Allah rahmet etsin.”
Hafız Mevlithan Halil İbrahim Çanakkaleli
“Esat abi ile herkes gibi benim de anılarım var. Şu anda hepsini hatırlamam mümkün değil! Başka bir zaman görüştüğümüzde hazırlıklı olur, bolca anlatırım. Esat abiden ben de okudum, dersler aldım. Bir çok yerlere ve mevlitlere gittim, oturuşundan, duruşundan, hareketlerinden çok ilham aldım. Unutamadığım en güzel hatıram ise yerini şimdi pek hatırlayamıyorum, bir meclis toplantısıydı, çok kalabalıktı. Hatırladığım oradaki bazı kişiler Saadeddin Kaynak, Alaaddin Yavaşca, Esat Gerede ve ben vardım. Bir zaman sonra Alaaddin Yavaşca, Kani Karaca’ya “bir şeyler oku” dedi. Kani Karaca, okumaya başladı. Bir zaman sonra Alaaddin Yavaşca Kani’ye; “Sen ne okudun? Bu eserde bu kadar makam değiştirilmez, eseri berbat ettin.”dedi. Saadeddin Kaynak hoca Esat abiye; “Esat, bize bir şeyler oku.”dedi. İşte coştukça coştu, eser bitti. Alaaddin Yavaşca Saadeddin Kaynak’a dönerek, “Hoca Esat ne yaptı?” deyince Kaynak hoca da “Allah Esat’ın gırtlağına bülbülü koymuş, oradan bize şakıyıp duruyor.”dedi. Ben de Esat abiden bir şeyler kapmak için uğraş verirdim. Galip, ne iyi ettin de bizleri buldun. Hocamızı tekrar yadettik. Toprağı bol olsun.
Hafız Mevlithan Fevzi Mısır
Kasım Murat
Rahmetli babam Esati anlattı esentepede yağmur veya mevlitlerde o gelirmiş çok güzel sesi olduğunu söyledi kardeşi sabit Gerede ile dost tanı ilişkileri vardı babam esatin köyünde 7 sene imamlık yapmıştır salamlar