17-Kasım-2024 05:24:41

Cankoç Medya Kuruluşudur.

$
“NANO TEKNOLOJİYİ SUNAN TEK BİZLERİZ”

“NANO TEKNOLOJİYİ SUNAN TEK BİZLERİZ”

Saadet Partisi Milletvekili Adayları Veysel Çetinkaya ve Muzaffer Boyacı, genel seçim öncesi Yenigün’ü ziyaret ederek, sorulan sorular ışığında önemli açıklamalar yaptılar.

Baraj sorunlarının olmadığını belirten Çetinkaya, “Bizler Erbakan hocamızın sürekli gündeme getirdiği ağır sanayi hamlesi ile beraber teknoloji hamlesini seçim beyannamemizde sunduk. Ağır sanayi üzerine nano teknoloji dediğimiz ileri teknolojiyi de seçim beyannamesinde sunan tek bizleriz. Yani ağır sanayi üzerine teknoloji hamlesini de koyarak Milli Görüş’ün ağır sanayi hamlesini günümüze taşımış olacağız ve daha gelişmiş fabrikalar kuracağız.”dedi.

Muzaffer Boyacı ise “O onu karalıyor, o ona cevap veriyor ve vakit ne yazık ki böyle geçiyor. Kimse şu teknolojiyi yapalım diye meclise 1 tane önerge vermiyor.”eleştirisinde bulundu.

Çetinkaya ve Boyacı ile yapılan o röportajın ayrıntıları:

Genel Merkeziniz 2015 Genel Seçimlerine rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun kurduğu BBP ile beraber girme kararı aldı. Bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Veysel ÇETİNKAYA:  2011 senesi bizim açımızdan zor bir dönemeçti. 2011 senesinin 1 yıl öncesinde Numan Kurtulmuş partimizden ayrılmıştı. Partimizin 60’a yakın il başkanı teşkilatıyla birlikte partimizden ayrıldı. Özetle bütün ocaklar genelde dağılmıştı. Böyle bir ortamda seçime girdik. Bir başka handikabımız da 40 yıllık liderimiz, rahmetli Erbakan Hocamız 27 Şubat 2011 yılında vefat etti. Bu da teşkilatlar üzerinde her teşkilatta olan bir yıkım meydana geldi. Çünkü o bizim her şeyimizdi. Rahmetli hocamızın vefatına dek ülkemiz için bütün çabası, çalışması, teşkilatları canlı ve diri tutma adına yaptıkları üzerimizde çok etkindi. Böyle bir ortamda genel seçimlere girdik. Bunun sonucu da “dip vurma” şeklinde değerlendiriliyor. Geçirdiğimiz bu zorlu virajın ardından teşkilatlarımızı yeniledik, canlandırdık. Bu arada 2014 mahalli idareler seçimini yaşadık ve 2011’e göre oy oranımız biraz daha arttı. Bu da derlenip toparlandığımızı ortaya koyuyor. Rakamlar küçük ama yüzde 100’e yakın artışlar meydana geldi. 2015’e hazır hale geldik. İnsanların kalbini kazanmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun kurucusu olduğu BBP ile beraber seçime girerek güç birliği yapıldı ve bunun da sandığa yansıyacağını düşünüyorum.

Yüzde 10 barajını aşıp aşamayacağınız konusunda kafalarda soru işaretleri var. SP-BBP ittifakının barajı aşabileceği noktasında elinizde bir doneniz var mı?   

Muzaffer BOYACI: İttifak yapılmadan evvel her iki parti genel merkezi anket yaptırdı. Türkiye’nin önemli anket firmaları bu anketleri düzenlediler. Yapılan anketlerde seçmene farklı sorular yönelttiler. Birinci soru; “Böyle bir ittifak olursa buna nasıl bakarsınız?” İkinci soru ise “Bu ittifaka oy verir misiniz?” Oy veririm diyenlerin sayısı yüzde 8’lere yakın çıktı. Oy verebilirim diyenler, potansiyel oy diyoruz bunlara; yüzde 17’lere kadar çıkıyor. 3’üncü bir grup var yani ‘göz kırpanlar’ diyelim bunların oranı da yüzde 37’yi buluyor. Şimdi biz göz kırpanlar üzerinde duruyoruz, ihtimaller üzerinde duruyoruz ve potansiyelimizi genişletmeye çalışıyoruz.

Yine geçen ay Türkiye çapında anket yapan önemli 2 şirketin yaptığı çalışmada bizi yüzde 12.1 civarında gösterdi. Bunlar bizim için bir ümit oluyor. Bizim baraj sorunumuzun olmadığına inanıyoruz.

Geçmiş seçimlere bakıldığında CHP’ye bugüne dek Gerede’den oy çıkmamış, bazen partilere küsenler oluyor. Kafasında soru işaretleri bulunanlar için biz varız mı diyorsunuz?

Muzaffer BOYACI: Bizim daha önce yüzde 20’lere varan bir taban yapımız vardı. Bu taban gerçekten sıcak bakıyor bize. Bunun yanında gerçekten bizi çok seven fakat oyum ziyan olur diyerek istemeyerek başka partilere oy veren gönüldaşlarımız vardı. Bizim de Büyük Birlik Partisi’nin de. BBP’nin de çok seveni var. BBP’nin de barajı aşamayacak diye yakın partilere istemeyerek oy veren seçmen kitlesi vardı. Vatandaşlarımız gerçeğe dönmeye başladı, biz bunu sahada görüyoruz. Bir de bir takım partilerden umudunu kesmiş insanlar var. Mesela bugün emekli umudunu kesmiş, işçi kesmiş, çiftçi tamamen kesmiş. Keza küçük esnaf öyle. ‘Biz rahmetli Erbakan hocamızın döneminde aldık maaşı’ diyorlar. ‘Eğer Erbakan hocamız bize zam vermeseydi bizim halimiz daha kötü olacaktı’ diyenlerle de çok karşılaştık. Şuna da şahit olduk; daha önce en çok karşılaştığımız durum ‘oyları bölüyorsunuz’ noktasındaydı. Böyle tepkiler vardı. Bu seçimde bu durumla çok nadir karşılaştık.

Bir parti çıkıyor emekliye zam vereceğini açıklıyor, diğer bir parti asgari ücrete zam yapılacağını ifade ediyor. AK Parti ise kaynağın nereden bulunacağını soruyor. Sizin bu noktadaki düşünceleriniz neler? Saadet Partisi-BBP ittifakını bu açıdan baktığımızda ayıran özellik ne?

Veysel ÇETİNKAYA: Bizler Erbakan hocamızın sürekli gündeme getirdiği ağır sanayi hamlesi ile beraber teknoloji hamlesini seçim beyannamemizde sunduk. Örnek verecek olursak; Erbakan hocamız, Gerkonsan için ‘fabrika kuran fabrika’ derdi. Bu şu demek aslında; ağır sanayi diğer tüm sanayi dallarının gelişmesi için ana şart. Ağır sanayi üzerine nano teknoloji dediğimiz ileri teknolojiyi seçim beyannamesinde sunan tek bizleriz. Yani ağır sanayi üzerine teknoloji hamlesini de koyarak Milli Görüş’ün ağır sanayi hamlesini günümüze taşımış olacağız ve daha gelişmiş fabrikalar kuracağız.

Daha önceden ağır sanayi hamlesini başlattık, milletimizi işsizlikten kurtardık. O dönem üzerinden biraz zaman geçti. Şimdi de ileri teknoloji, katma değeri yüksek olan üretime geçerek, bu konuda sanayileşmeyi halkımıza sunduk. Bizim dönemimizde insanlar doğduğu yerde doyacak. Yani diğerlerinden farklı olarak tersine göçü gerçekleştirecek projelerimiz var.

Bizi diğer partilerden ayıran diğer bir durum ise isim vermiyorum bir parti ‘asgari ücreti şu kadar yapacağım’ diyor, diğer parti ‘ben yüzde 50 zam yapacağım’ diyor. İktidarsa ‘nereden kaynak bulacaksınız?’ Diyor. Biz sahada insanlarımızla buluşurken ‘biz bunu yaptık, insanlarımıza bunu gösterdik’ diyoruz. 1998 yılında oldu, Erbakan hocamızın yaptığı zamlar ile işçi, memur, asgari ücretli, emekli hepsinin yüzü güldü. Memura hemen yüzde 50 zam, asgari ücrete yüzde 100 zam, Bağ-Kur emeklisine yüzde 300 zam, çiftçiye yüksek destekleme verildi. O dönemden bu güne her şeyi ithal eder olduk. Bu ülke tarım ülkesi. O gün Erbakan hocamızın asgari ücrete verdiği zamla 44 adet büyük tüp alınıyordu. Şu anda asgari ücretle alınan tüp sayısı 12. İşte diğerlerinden bizim farkımız bu, biz gösterdik ve yaptık bunu. Yine göstereceğiz.

AK Parti hiçbir şey yapmıyor mu? Bakıyoruz 3. Havaalanı, Kanal İstanbul, Hızlı Tren vs…

Veysel ÇETİNKAYA: Güzel bir soru teşekkür ederim. Dediğiniz gibi 3. Havaalanı, köprü, örneğin tüp geçit dediğimiz projeler oluyor. Ben şimdi bir soru sorayım; ‘Bunlar işsizliği önlüyor mu?’ İşsizliği önlemiyor. Bu projeler rahatı fazlalaştıran projeler. Bunlar olsun ama öncelikli bunlar değil işsizliği ortadan kaldıracak veya asgari ücreti ortadan kaldıracak projelere öncelik verilmesi gerekir. Kim istemez 3. köprüyü, kim istemez 3. havaalanını? Bunlar istenir, istenir ama çare! Çare öncelikle şu işsizliği ortadan kaldırmak, milletin gelir dağılımını düzeltmek. Öyle bir bozuk gelir dağılımı var ki. Türkiye’de 6 milyon civarında 949 TL maaş alan asgari ücretli var. Geçinilir mi bu parayla? 7 milyon civarında 1000 TL civarında emekli maaşı alan insanlar var. Köylü hakeza öyle, küçük esnaf öyle. Yani Türkiye’nin 4/3’ü açlık sınırı altında bir gelire sahip. Çok az mutlu azınlık var Türkiye’de. Milli gelir 10.000 dolar olmuş, güzel! Neden yansımıyor herkese? Bu nasıl düzelir, üretim mekanizmaları kurarak. Çünkü dünya artık bununla yarışıyor. Bizim de bununla yarışmamız lazım. Havaalanı kurduk, bütün teçhizatlar Uzakdoğu’dan yada Avrupa’dan geliyorsa, hastaneler kurduk, ilaçları, içerideki teçhizatı ithal ediyorsak ne kıymeti kalıyor? Neticede ülke bir çıkmaza doğru tekrar gidiyor.

Rahmetli Erbakan Hoca’yı özellikle gençler bilmiyor. Siz Erbakan Hocayı onun dönemini bilmeyenlere anlatıyor musunuz?

Muzaffer BOYACI: Elbette… Bakın, Devrim aracı deriz değil mi? Devrim Aracı Projesi’ni o günkü Milli Güvenlik Konseyi’ne taşıyan isimdir; Erbakan Hocamız. Hocamızın verdiği brifingle beraber Eskişehir’deki fabrikalarda araç üretimi için gerekli sistem kuruluyor. Devrim bu şekilde üretiliyor. Filmlerde bile bu fikrin nasıl oluştuğuna dair bir done bulamazsınız.

Bir şey daha anlatayım; 1933 yılında Eskişehir’de Uçak Fabrikası var. 33 uçak yapmak için İngilizlerden teklif alınıyor ama bir köşe yazarının çıkıp kaleme aldığı; “Biz tarım ülkesiyiz, uçak mı yapacağız, parayı buraya mı aktaracağız” yazısından sonra projeden vazgeçiliyor, fabrika iflas ediyor. 1933 yılında biz uçak yapabilecek durumdaysak 2015’e geldik deyim yerindeyse bir tekerlek dahi yapamıyoruz. Çok acı bir durumdayız. Yapamaz mı bu millet? Bu millet çok şey yapabilir ama imkan verilmiyor, önü engelleniyor. Bunu aşmamız lazım, bunu aşmamız için de bizden başka ağır sanayiden, nano teknolojiden bahseden hiçbir parti yok. O onu karalıyor, o ona cevap veriyor ve vakit ne yazık ki böyle geçiyor. Kimse şu teknolojiyi yapalım diye meclise 1 tane önerge vermiyor. Erbakan Hocamız 330 ağı sanayi fabrikası kurdu.

Cevap bırakın