PROVAKASYONLARA DİKKAT!

Değerli okuyucularım; malumunuz üzere Türkiye zor günlerden geçti, geçiyor, geçmeye de devam edecek. Etrafı çöllerle kaplı bir vahada yaşıyorsanız sırtlanlara ve çeşit çeşit zararlı yaratıklara dikkat etmek zorundasınız.

Türkiye vaha görünümünde, huzurlu ve güvenilir bir liman konumunda (idi). Ancak içerinin hainleri, dışarının ezeli ve ebedi düşmanları boş durmuyorlar. Su uyur düşman uyumaz sözünün en geçerli olduğu münbit topraklar buralar. PKK belasını 40 yılın ardından başımızdan atmak üzere olduğumuzu gören ezeli düşmanlar kısa sürede IŞİD’i icat etti. Uzun yıllardır sesi soluğu çıkmayan ve ciddi bir eylem gerçekleştirmeyen DHKP-C küllerinden doğdu, üst üste eylemler gerçekleştirmeye başladı. Yani çözüm süreci nedeniyle kımıldayamayan PKK nın yeri boş bırakılmadı hemen dolduruldu. Çünkü Türkiye Türklere bırakılamayacak kadar kıymetliydi birilerine göre. Kim ne derse desin, kızan kızabilir sorun yok. Çözüm süreci Devletin yaptığı en doğru hamlelerden biridir. Bugünkü sonuçlarına bakarak yapılacak her değerlendirme sığ kalır. Yıllarca uğruna şehit verdiğimiz ve milyarlarca dolar gömdüğümüz dağlar, taşlar bir anda güllük gülistana döndü. Ülke nefes aldı ve birçok büyük yatırım kazandırıldı. Çözüm sürecinde sadece iki hata göze batıyor ve sonucun alınamamasında ki en büyük etkendir. Sağlanan haklar, rahatlama sanki PKK eliyle sağlanmış, devlet kendisine doğrultulan silahtan korkmuş gibi algılandı ve bu algıyı kırmak şöyle dursun bu algıyı güçlendirecek olaylar meydana geldi. Sürecin esas aktörü olan Müslüman Kürt halkına mesajlar doğru ulaştırılamadı, özgüven aşılanamadı, “seçimlerde de gördüğümüz üzere” Kürtlerin tek siyasi temsilcisi HDP gibi görüldü. Silahlı kanadı olan PKK da suiistimal ederek üstüne istifade etti. Şu anda ortaya çıkan tablo çözüm sürecinin artık bitmesi gerektiğidir. Ve bu da açık seçik ilan edilmelidir. Çünkü nihai hedef olan teröristlere silah bıraktırmanın mümkün olmadığı, olmayacağı netleşmiştir. Acaba? yı denemesi gereken devlet gereğini yapmıştır. Üzerinden vebali de sorumluluğu da atmıştır. Ancak Bölge insanımızın kendisine bire bir ulaşarak PKK ile Müslüman Kürt halkının devlet tarafından toptancılık yapmadan ayırt edileceği, bugüne kadar verilen hiçbir hakkın geri alınmayacağı, bundan sonra da devletin şefkatli politikalarının sürdürüleceği vurgulanmalıdır. Ne kadar zor olursa olsun gerçek halk ile halk kılığına girip çıkan terörist ayırt edilmelidir. Kanaat önderleri, aşiret reisleri, mollalar, hocalar, hâsılı sözüne inanılan, sözü geçen kim varsa bunlarla toplantılar düzenlenerek kamu düzenini bozan, devletine silah çeken, askerini, polisini şehit eden kim olursa olsun kanunlar neyi emrediyorsa uygulanacağı çok iyi anlatılmalıdır. Aynı zamanda sivil halkın güvenliğini temin etmelidir.

Bunları yapmak zorundayız. Ateşi yakanlar ateşi bize doğru yönelttiler ve bizi hizaya getirmek için bu ülkeyi yakmaktan imtina etmeyeceklerine de adım gibi eminiz. Çölün ortasında ki vahayı çölleştirmek için her şeyi deneyecekler.

Halk olarak bize düşen görev birilerinin oluşturmak istediği kaos ortamına ateşle yaklaşmayarak sağ duyulu davranmak. Gerek ilçemizde, gerek ilimizde, gerekse ülkemizin genelinde yaşanması muhtemel “renkler üzerinden, bayrak üzerinden, semboller üzerinden” fitili yakılabilecek olaylara karşı sakin ve sağduyulu olmalıyız. Bu tür olaylarda gördüğümüz üzere bir olan bin oluyor, pire deve yapılıyor. En aklı başında insanlar bile bir anda farklı bir ruh haline bürünüyor. Bu hem kendimize, hem ailemize hem de ülkemize zarar verir. İçerideki ve dışarıdaki düşmanların ekmeğine yağ sürer. Eğer ortada gerçekten bir şey varsa zaten güvenlik güçlerimiz gereğini yapacaktır. Sonradan pişmanlıklar fayda vermez. Allah azze ve celle milletimizi harici ve dâhili düşmanlardan muhafaza buyursun.