Saadet Partisi’nden Belediye Başkanlığı görevi için aday adayı olan Metin Apaydın, Yenigün’e verdiği röportajda 25 yıldır üzerinde oturduğu kendi deyimiyle “makam koltuğunun” Belediye Başkanı olduğu zamanda makam koltuğu olacağını söyledi. “İnsan nereden geldiğini unutmamalı” diyen Apaydın, geriye yaslanan koltuklarla vatandaşları karşılamayacağını vurguladı. Apaydın’ın “makam koltuğum” diyerek bahsettiği ise fotoğrafta da göründüğü üzere değiştirmediği ve bir çok kez ayak kısımlarına kaynak attırdığı tabure… Bazen neşeleneceğiniz, bazen düşüneceğiniz bu röportajın tüm ayrıntıları, sorulan sorular ve Metin Apaydın’ın verdiği ilginç cevaplar şöyle:
Metin Apaydın’ı kısaca tanıyabilir miyiz?
Metin Apaydın: 1980 yılında ihtilal ile Gerede’ye gelmiş bir ailenin ferdiyim. Gerede’nin Yeşilvadi köy nüfusuna kayıtlıyım. 1980 yılında Gerede’ye geldiğimde ortaokul ve lise hayatım burada geçti. Çok genç yaşta evlendim ve bu nedenle üniversiteyi dışarıdan okumak zorunda kaldım. 18 yaşımda esnaflığa başladım. 1988 yılında esnaflığa başladığımda şahsım için şunu söylüyorlardı; “asla yapamazsın!” Bu benim çok nefret ettiğim bir sözdür. Benim felsefemde imkansız diye bir şey yoktur, zor vardır ve zoru da insan başarır. Asla yapamazsın dediler ama 25 yıldır hala kuyumculuk sektöründe faaliyetimi yürütüyorum ve dünya çapındaki 3 firmanın bayiliğini yapıyorum. Şuradan pay biçelim, 18 yaşımda esnaflığa ilk adımı attığımda 18 yaşında kuyumcu dükkanı açan asla yoktu, bilen birisi de yoktu. Bir noktada genç yaşta bir şeylerin başarılabileceğinin kanıtsal örneğini sunmuş olduk.
Daha sonra İktisat Fakültesi’ni bitirdim ve İktisat Fakültesi’nden mezun olduğumda Mali Müşavir olacağımı söyledim. İnsanlar benim Ticaret Lisesi ve Muhasebe temelimin olmadığını söylüyordu. 88 puanla Mali Müşavir olmaya hak kazandım. Dediğim gibi “asla” sözünden nefret ediyorum. 1993 yılında Azeri bir kişiden Rusça öğrendim ve yine “asla öğrenemezsin” demişlerdi. Şu anda Rusça’yı biliyorum.
“Asla olamaz” denilenleri Gerede’de yapmaya kararlı mısınız?
Metin Apaydın: 2023 diye bir hedefim var. Hiçbir zaman küçük düşünmedim ve ben Gerede’nin küçük bir Dubai, küçük bir Davos, küçük bir Hong Kong olacağını, yapılabileceğini iddia ediyorum. “Bana asla yapamazsın” demesinler. Gerede’de her şey var ve büyük düşünen biz varız.
Bu nasıl gerçekleşecek, Gerede’nin Davos olması için şayet Belediye Başkanı olursa Metin Apaydın ne yapacak bu noktada?
Metin Apaydın: Daha önce de vurguladım. İnsanlarımızın Belediyeciliği bilmesi gerekir. Belediye Başkanlığı, iktidarla çok iyi bağlantılı olmasıyla değil, işi çok iyi yapabilmesiyle bağlantılıdır. Baktığımızda pek çok ilçe var ki 10 kat gelişmiş, 10 kat güzelleşmiş. Bu ilçelerin hiçbirinin iktidarla bağlantıları yoktur. Gerede’nin güzelleşebilmeye yakın olan yönü nedir? Bugün doğunun batıya açılan kapısıdır Gerede ve odak noktasında olan bir ilçedir. Gerede, sanayisi gelişmeye elverişli olan, deri sanayisi yada kemercilik sektörüyle ilgili de elverişli olan alandadır. Gerede için tüm avantajlar var. Belediye Başkanı olunabilmesi için hep 2-3 ismi 30 yıldır önümüze koydular. Neden 2-3 isim üzerinde duruyoruz. Yeni nesiller, yeni insanlar var. Bugün yaşlı bir insanın getirilmesi rahmetli Ecevit’in iktidara getirilmesiyle özdeştir. Tabi ki onların tecrübelerinden faydalanacağız.
Öyle bir zaman gelecek ki Dubai’deki insanlarımız nasıl “gel keyfim gel” diyerek, yatarak para kazanıyorsa 10 yıl sonra Gerede’deki insanlar da çok fazla emek sarf etmeden dışarıdan gelen yatırımcıların ekonomiye sunacağı katkı ile yaşayabilecekler. Gerede müthiş bir yer olacak.
Deri, kemer, ayakkabı alanında Türkiye’nin en büyük fuarını, belki de dünyanın sayılı fuarını Gerede’ye kuracağız. Yani küçük çaplı, sıradan panayırcılık anlayışı yerine dev bir fuar oluşturacağız. Uluslararası fuarın Gerede’ye kazandırılması ilçenin isminin duyulmasını sağlayacak. Gerede’ye pek çok futbol kulüplerinin kullanabilmesi için çok sayıda modern idman sahaları sağlayacağız ve Türkiye’nin önde gelen takımlarını da aştık Avrupa çapındaki marka takımların Gerede’de 10 yada 20 gün de olsa idman yapmalarını sağlayacağız. Bu sahaları yaylalarımıza yapacağız ve doğayla bütünleştiğinde ilçemizin ismi yine dünya çapında üne kavuşmuş olacak. Karı külfete değil nimete dönüştüreceğiz. Yani Gerede’yi bir Kartalkaya yapacağız. Yine Gerede’de teleferikler oluşturacağız, kayak pistleri oluşturacağız. Artık şakşak helvası, kızarmış kazla ilçenin tanıtılması bırakılmalı. Ayakkabı ile neden bir kemerle tanıtmıyoruz? Gerede’nin tanıtılabileceği alanlar çok.
Deri Sanayi OSB’ye taşındığında 20’nin üzerinde işçi çalıştıran fabrikalara görev nasip olursa neredeyse ücretsiz denilen bir fiyattan suyu ulaştırmayı hedefliyorum. Sadece deri sanayi değil ilçede 20’nin üzerinde işçi çalıştıran tüm işletmeler için bu geçerli olacak.
Bugün örnek birçok belediye var. Şahsen Bolu’yu çok beğeniyorum. Alaaddin Bey’in çalışmaları paralelinde ilçede çalışmalar seçilirsem olacaktır. Partisi değil şahsiyetini örnek aldığım, belediyecilik konusunda sergilediği tavırları örnek aldığım birisidir, Alaaddin Yılmaz.
Özellikle saat 9’da gelip akşam 4’ü bekleyecek bir insan değilim. Belediyecilik hizmetleriyle ilgili gece 12’ye kadar çalışacak bir insanım ve bunu taahhüt ediyorum. Çalışma saatlerimizde yakinen çalışma arkadaşlarımla birlikte sabah namazında başlayıp gece 12’de bitecektir. 2023’de küçük bir Dubai, Hong Kong, Davos vaat ediyorsak çok çalışmak zorundayız. Ben Gerede’de metro hayal ediyorum, kanolarla gezilen göletler hayal ediyorum, Bolu’daki gibi Şanzelize parklar hayal ediyorum, güneş enerjileri ile pırıl pırıl aydınlanan bir şehir hayal ediyorum. Tabi ki bu hayallerin ilk belirtileri 4 yılda oluşacaktır. Bugün devletin sunduğu yasa ile özel üniversite fırsatı çıkmıştır. Belediyeciliği iyi olan bir insan bu üniversitelerden bir kaçını Gerede’ye kurdurabilir. Böyle bir durumda insanlar çocuğunu Gerede’de okutmak isteyecektir ve dolayısıyla göç alan ilçe konumuna gelecektir. Ben Gerede’yi 2023’de nüfusu 50 Bin’den aşağı olmayacak bir yer olacağı vaadini veriyorum. 5 sene içersinde göreve seçilirsek istihdam atılımımız olacak. Gerede’ye ayakkabı fabrikaları gelecek, marka kemer üreten firmalar gelecek, çok sayıda tavuk entegre tesisleri kurulacak ve bu konuda tanıdığım isimlerle görüşmelerimiz sürüyor, her birinde 200 işçinin çalışacağı 2 çekyat fabrikası gelecek. Burası çok değişecek. Şunu söylemiyoruz, seçim yakın İran’dan otomotiv fabrikası gelecek, seçim bitti unutulmuş bir yalan olmasını istemiyoruz. Yapamayacağız şeyi asla söylemeyiz. Öylesine Belediye Başkanlığı için aday adayı olmuş bir insan değiliz. Diğer adaylardan farkımız atılımcıyız, hırslıyız ve Gerede sevdalısıyız.
Dikkat edin İktidar Partisi oylarını kaybettiği yerlere yatırımını artırır, kazandığı yerlere değil. Örneğin Kızılcahamam. Kaybettiği bir ilçe ve hala yatırım yapılıyor. Biz de Gerede’yi hep birlikte değiştirelim.
25 yıldır oturduğunuz tabureyi makam koltuğu yapacakmışsınız. Bu neyin nesidir?
Metin Apaydın: 25 yıl önce mesleğe adım attığımda ilk aldığım tabure bu. 25 yıl içersinde çok sayıda üzerinde tadilat yapıldı ama hala bu tabure üzerinde oturuyorum. Rahmetli şarkıcı Barış Manço’nun bir şarkısı vardır; “Kul Ahmet’in Ceketi” diye. Öyle bir uğur getirdiğine inanıyorum. Bu anlattıklarım işin bu tarafı. Bizim kendi düşündüğümüzden ziyade insanlara hizmet etme gereğini vurgulamak için ve geldiğim yeri unutmamak için bu tabureyi hiç bırakmadım, geldiğimiz yer hep gözümüzün önünde olsun diye bu tabureyi bırakmadım. Rabbim bana Belediye Başkanlığı görevini nasip ederse yine halkımı bu taburede karşılayacağım. Şuna karşıyım ve çok eskiden beri antipatim olan bir durumdur. Geriye doğru yaslanılarak insanların karşılanması. Yeniden ifade etmek istiyorum Belediye Başkanlığı görevine layık görülürsem kesinlikle bu tabureye oturacağım. Ben onların hizmetkarıyım ve ben başkanlıktan ziyade kendimi hizmetkar olarak göreceğim. Bundan da hiçbir zaman vazgeçmem. Bizim nereden geldiğimizi hatırlatacağı için bu tabureye oturacağız ve makam koltuğumuz bu tabure olacak.
Tabure makam koltuğu olacak dediniz. Örneğin bir bakan ziyaret etti. İşler karışmaz mı biraz?
Metin Apaydın: Burada şu fark var. Ben bana oy verenlerin karşısına çıktığım zaman onların hizmetçisi olduğumu vurgulamak için bu tabureye oturacağım. Ama Gerede’yi temsil ettiğim noktada en kral koltuğa otururum. Çünkü ben Geredelileri temsil ediyor olacağım, bir bakan yada yabancı bir bürokratı karşıladığımda bir Belediye Başkanının Gerede’yi temsil ederken olması gerektiği gibi olurum.